Giriş ve Amaç: Bağımlılık; maddelerin zorlantılı bir biçimde, alışkanlık olarak kullanımıyla ilişkili ağır sorunları kapsayan bir hastalık olmakla beraber giderek büyüyen bir halk sağlığı sorunudur. Bağımlılık hayat boyu devam eden bir hastalık olup remisyon ve relapslarla seyretmektedir. Bağımlılıkta özellikle erken dönemlerde relaps oranları yüksek olmakla beraber mevcut tedaviler bağımlılığın seyrinde çoğu zaman yeterli faydayı sağlayamamaktadır. Bu çalışmada alkol ve madde bağımlılığında duygu dışavurumu ve kişilik özelliklerinin tedavi seyrine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız Sağlık Bakanlığı Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMATEM (Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezi) biriminde Nisan 2018 ile Nisan 2019 tarihleri arasında polikliniğe başvuran hastalarda yapılmıştır. Çalışmaya DSM-5 (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, 5. Basım)'e göre Alkol veya Madde Kullanım Bozukluğu tanı kriterlerini karşılayan ve tedavi altına alınan 102 sayıda hasta ve anahtar yakını alınmıştır. Hastalara Sosyo-demografik Veri Formu, Bağımlılık Profil İndeksi – Uygulayıcı (BAPİ-U) ölçeği, Temperament and Character Inventory/ Mizaç ve Karakter Ölçeği (TCI), ve bu hastaların en çok destek veren anahtar yakınlarına Sosyo-demografik Veri Formu ve Expressed Emotion/Duygu Dışavurum (DD) ölçeği uygulanmıştır. İlk görüşmeden 6 ay sonra hastalara ulaşılıp madde kullanım durumları sorgulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 22 istatistik programı ile analiz edilmiştir. Bulgular: Hastaların anahtar yakınlarının duygu dışavurumlarının yüksekliği erken dönem relaps oranları ilişkili bulunmuştur. Ancak hastaların kişilik özelliklerinin erken dönem tedavi seyri üzerine anlamlı bir etkisi bulunamamıştır. Sonuç: Çalışmamızda anahtar yakınların duygu dışavurumunun yüksekliğinin alkol ve madde bağımlısı olan hastalarda erken dönemdeki relaps ile ilişkili bulunması bağımlılığın tedavisinde hastaların aile ortamları ve yakınlarıyla olan iletişiminin önemini göstermektedir. Bağımlılığa yönelik tedavi yaklaşımlarının şimdiye kadar daha çok hasta odaklı olduğu görülmekte olup çalışmamız aileyi de içine alan çok yönlü bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Kişilik özellikleri ve erken dönem relaps arasında anlamlı bir ilişkinin bulunamayışı çalışmamıza katılan hasta sayısının az olmasına bağlı olabileceği gibi, kişilik özellikleri tedavi seyri ile daha önce bildirildiğinden daha az ilişkili de olabilir. Anahtar Kelimeler: Alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı, prognoz, duygu dışavurumu, kişilik özellikleri
Introduction: While addiction is a disease that not only includes the habitual and obligatory use of drugs but also it is a growing public health issue. Addiction is a lifelong disease which proceeds along with remissions and relapses. Relapse rates are especially higher in the early periods of the addiction, and most of the time the currently available treatments cannot offer sufficient benefit. This study aimed to investigate the effect of expressed emotion and personality traits on the treatment procedure in alcohol and substance use disorder. Method: This study was conducted at the Alcohol and Substance Addiction Treatment Center (ASATC) of Sakarya University Training and Research Hospital with the patients admitted to the polyclinic between April 2018 and April 2019. The study was conducted with 102 patients who met the criteria of DSM-5 Substance Use Disorder and their key relatives. The Socio-Demographic Data Form, Addiction Profile Index-Implementer Version (API-I), Temperament and Character Inventory (TCI), were implemented on the patients, and the Socio-Demographic Data Form, and Expressed Emotion (EE) scale were implemented on the key relatives who provide support to these patients. Six months after the first meeting the patients were conducted and their substance use states were questioned. The collected data were analyzed through SPSS 22. Results: A correlation between the high ratio of the key relatives' expressed emotion and early relapse was found. However, no statistically significant effect of the personality traits of patients on the prognosis was found. Conclusion: The finding on the existence of a correlation between the high ratio of key relatives' emotional expression and the early relapse in alcohol and substance use disorder patients revealed the importance of the family environment and their communication with their relatives in the treatment of the addiction. It is known that the treatment approaches against addiction are mostly patient-oriented; however, the present study revealed the need for a multifaceted approach which involves family members as well. The lack of a statistically significant relationship between the personality traits and early relapse may have two reasons; the limited number of the participants may have led to this finding, or personality traits have less effect on the treatment process than previously reported. Keywords: Alcohol use disorder, substance use disorder, prognosis, expressed emotion, personality traits