Ülkemiz etkin bir deprem kuşağı olan Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerindedir ve kısa zaman aralıkları ile depremi en zorlu halleriyle yaşamıştır. Depremlerin bu kadar etkin olması belirli bir yönetmeliğin gerekli olduğunu göstermiştir. İlk deprem yönetmeliği 1940 yılında yürürlüğe girmiştir ve farklı zaman aralıkları ile yenilenmiştir. Ancak zaman geçtikçe bilgi ve teknolojinin gelişmesiyle deprem yönetmelikleri farklı zaman aralıkları ile geliştirilerek güncellenmiştir. Ülkemizde son deprem yönetmeliği 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Tez kapsamında mevcut binaların deprem performanslarının araştırılmasında yeni yönetmelik kuralları dikkate alınmıştır. Şekildeğiştirmeye göre değerlendirme ve tasarım yaklaşımı kullanılmıştır. Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Hesap Yöntemi seçilmiştir. Bu çalışmada mevcut bina stoğunu temsilen 1998 yılı öncesini kapsayan iki bina tasarlanmıştır. Binalar 2019 TBDY dikkate alınarak SAP2000 programında modellenmiştir. Betonarme perdeli-çerçeveli taşıyıcı sisteme sahip 5 katlı binaların perde duvar konumları dışında tüm özellikleri aynıdır. Perde duvarlar deprem etkisinde yatay kuvvete karşı en büyük direnci sağlayıp yer değiştirmeleri sınırlandıran ve burulmaları engelleyen taşıyıcı sistem elemanlarıdır. Ancak düzensiz yerleşimleri binalarda burulma düzensizliği oluşturmaktadır. Betonarme perde duvarların burulma düzensizliğine etkisi incelenmiştir. Düzenli ve düzensiz olmak üzere tasarlanan binaların deprem performansları karşılaştırılmıştır. Eleman kesit hasarları incelenerek hedef deprem performans seviyesinin sağlanıp sağlanmadığı araştırılmıştır. Yapılan analiz sonuçlarının değerlendirilmesiyle perde duvarların düzensiz yerleştirilmesi yapılarda deprem performansını azalttığı, burulma düzensizliği oluşturduğu ve bu durumunda deplasmanları arttırdığı sonucuna varılmıştır.
Our country is located on the Alpine-Himalayan earthquake zone, which is an effective earthquake zone, it has experienced the earthquake in its most difficult situations with short time intervals. The fact that earthquakes were so effective showed that a certain regulation was required. The first earthquake regulation came into force in 1940 and was renewed at different time intervals. However, with the development of information and technology over time, earthquake regulations have been developed and updated with different time intervals. The last earthquake regulation in Turkey came into force on January 1, 2019. Within the scope of this thesis, new regulation rules were taken into consideration in the search of the earthquake performances of the existing buildings. Depending on the deformation, evaluation and design approach has been used. "Nonlinear Time History Analysis" was selected. In this study, two buildings covering the pre-1998 period were designed to represent the existing building stock. The buildings are modeled in the SAP2000 program using the 2019 TBDY regulation. All properties of the 5-storey buildings with reinforced concrete shear wall-framed carrier system are the same except for the shear wall locations. Shear walls are bearing system elements that provide the greatest resistance against horizontal force under the effect of earthquake, limit displacements and prevent torsions. However, irregular settlements create torsional irregularity in buildings. The effect of shear walls on torsional irregularity was investigated. The earthquake performances of the buildings designed to be regular and irregular have been compared. It has been investigated whether the target earthquake performance level has been achieved by examining the sectional damage. By evaluating the results of the analysis, it was concluded that the irregular placement of the shear walls reduces the earthquake performance in the buildings, creates the torsional irregularity and in this case increases the displacements.