Klasik iktisada göre insanın iktisadi kararları her durumda rasyoneldir ve rasyonel beklentilere göre şekillenir. Ancak durum gerçekten bu kadar yalın mıdır? İnsanın ve davranışlarının rasyonelliği son yıllarda bu konulara yeni bakış açıları geliştiren "davranışsal iktisat" tarafından köklü biçimde sorgulanmaktadır. İnsanın davranışları ve söz konusu davranışlarının arkasında yatan nedenler rasyonel mi, sezgisel mi yoksa duygusal mı veya bunların tümünün bir karması şeklinde mi gerçekleştiği sorunsalı bu çerçevede önem kazanmaktadır. Klasik iktisat kuramları insanın her durumda rasyonel bir varlık (homoeconomicus) olduğu varsayımından hareket ederken, davranışsal iktisat, insanın rasyonelliğinin ancak sınırlı bir rasyonellik, hatta yerine göre sezgisel ve duygusal olduğu varsayımından hareket etmektedir. Klasik iktisat insan davranışlarını özellikle insanın zihinsel ve bilişsel yanlarına dayandırırken, davranışsal iktisat ise ağırlıklı olarak insan davranışlarının sezgisel ve duygusal yanlarının göz ardı edilmemesi gereğini çeşitli deneysel psikoloji verilerine dayandırmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla "davranışsal iktisat" bireylerin kararlarında psikolojik ve sezgisel yönlerin önemli bir etkisinin olduğunu ileri sürmektedir. İnsan davranışlarının arkasındaki temel saikin ne olduğu konusundaki tartışma, "rasyonellik", "sınırlı rasyonellik", "sezgisellik" ve "duygusallık" çerçevesinde sürmektedir. Bu çalışmanın temel amacı örgütsel davranış literatüründe son yıllarda sıklıkla karşılaşılan ve "örgüt yanlısı yaklaşımlar" adı verilen, olgusal ve bilimsel temeli sorgulanmaya muhtaç yaklaşımları, davranışsal iktisadın temel varsayımları üzerinden analiz etmektir. Bu kapsamda çalışmada örgütlerdeki insan davranışlarını davranışsal iktisadın temel varsayımları üzerinden analiz etmeye yönelik bir ölçek geliştirilmesi amaçlanmıştır. Burada temel amaç ise örgütlerde insan davranışının davranışsal iktisat varsayımları tarafından açıklanıp açıklanamayacağı belirlenmektir. Bu amaçla araştırmanın temel problemi örgüt yanlısı yaklaşımlar davranışsal iktisat üzerinden açıklanabilir mi şeklinde belirlenmiştir. "Örgüt Yanlısı Yaklaşımlar"ı alternatif kuramlar üzerinden yeni bir okumaya tabi tutan herhangi bir araştırmaya rastlanmaması nedeniyle araştırmanın özgün, önemli, yönteme, uygulamaya ve literatüre katkı sağlama yeteneğinde olduğu ileri sürülebilir. Araştırma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde örgüt yanlısı yaklaşımlar davranışsal iktisadın temel varsayımları açısından eleştirel bir tarzda sorgulanmaktadır. İkinci bölümde ise karma yönteme göre tasarlanan araştırmanın nitel yöntem kısmında derinlemesine görüşmeler ile veriler toplanmış, toplanan veriler içerik analizi tekniği ile analiz edilerek araştırmanın nicel kısmı için bir temel oluşturulmaya çalışılmıştır. Daha sonra davranışsal iktisadın temel varsayımlarına göre Örgütlerde Davranışsal Karar Ölçeği geliştirilmiştir. Araştırmanın nitel ve nicel bulguları örgüt yanlısı yaklaşımlara yöneltilen eleştirileri desteklediği gibi söz konusu yaklaşımların davranışsal iktisat tarafından alternatif bir okumaya tabi tutularak açıklanabileceğini göstermektedir.
According to classical economics, man's economic decisions are rational in all situations and are shaped according to rational expectations. But is the situation really that simple? The rationality of man and his behavior has been deeply questioned by "behavioral economics," which has developed new perspectives on these issues in recent years. Whether human behaviors and the reasons behind these behaviors are rational, intuitive, emotional, or a combination of all of them gains importance in this context. While classical economic theories are based on the assumption that man is a rational being (homoeconomicus) in every situation, behavioral economics is based on the assumption that human rationality is only limited rationality, even intuitive and emotional according to its place. While classical economics bases human behaviors, especially on human beings' mental and cognitive aspects, behavioral economics mainly tries to base the need for intuitive and emotional aspects of human behavior not to be ignored on various experimental psychology data. Therefore, "behavioral economics" suggests that psychological and intuitive aspects affect individuals' decisions. The debate on what is the main motive behind human behavior continues within the framework of "rationality," "limited rationality," "intuition," and "sensuality." This study's main purpose is to analyze the phenomenal and scientific approaches, which are frequently encountered in organizational behavior literature in recent years and called "pro-organizational approaches," which need questioning based on a factual and scientific basis, through the basic assumptions of behavioral economics. In this context, it aimed to develop a scale for analyzing human behavior in organizations based on behavioral economics's basic assumptions. Here, the main purpose is to determine whether behavioral economics assumptions can explain human behavior in organizations. For this purpose, the research's main problem was determined as to whether pro-organizational approaches can be explained through behavioral economics. Since no research subjects "Pro-Organization Approaches" to a new reading on alternative theories, it can be argued that the research is original, important, and capable of contributing to the method, practice, and literature. The research consists of two parts. In the first part, pro-organizational approaches are critically questioned in terms of behavioral economics's basic assumptions. In the second part, in the qualitative method part of the research designed according to the mixed method, data were collected through in-depth interviews. The collected data were analyzed with the content analysis technique. A basis for the quantitative part of the study was tried to be formed. Later, the Behavioral Decision Scale in Organizations was developed according to the basic assumptions of behavioral economics. The study's qualitative and quantitative findings support the criticism of pro-organizational approaches and show that alternative reading can explain behavioral economics approaches.