20. yüzyılın başlarında bir prensip olarak anlaşılan self-determinasyon ilkesi, yüzyılı bazı halklar için bir hak haline dönüşerek tamamladı. Günümüzde dünyanın çeşitli yerlerinde ve Avrupa'da ortaya çıkan bir çok sorun self-determinasyon ile ilgilidir. Çoğunlukla, bağımsızlık kazanma anlamına geldiği düşünülen self-determinasyon, yüzyılın sonunda iç ve dış self-determinasyon diye ikiye ayrılmış durumdadır. Dış self- determinasyondan klasik anlamlar anlaşılırken, iç self-determinasyon ile ülkelerin demokratik iç yapılanmasına dikkat çekilmektedir. Avrupa Birliği, Avrupa Toplulukları olarak ortaya çıkışından beri dünyada kendisini hissettirmiştir. Birlik halinde geldikten sonra da, daha önce Üye Ülkeler bazında yürütülen bazı görevler AB içinde yürütülmeye başlamıştır. Bunlardan en önemlisi Ortak Dış ve Güvenlik Politikasıdır. ODGP AB'nin kendi dışındaki self-determinasyon olaylarına tepkisi açısından önemli olurken, AB içi self-determinasyon taleplerine karşı da subsidiarite prensibi öne sürülmektedir. Yani kararların mümkün olduğunca alt kademeler tarafından alınması ilkesi. Çalışmanın birinci bölümü self-determinasyona, ikinci bölümü Avrupa Birliği yapısı, Ortak Dış ve Güvenlik Politikası, Subsidiarite'ye ayrılmıştır. İkinci bölümde ayrıca Badinter Komitesi Kararlan incelenerek, Avrupa Birliği'nm self-determinasyon politikasına ışık tutulmaya çalışılmaktadır. Üçüncü bölümde örnek çalışmalar esas olarak kendi aralarında ikiye ayrılmakta öncelik Birlik dışı self-determinasyon örneklerine verilmektedir. Bunlar arasında Bosna-Hersek, Kosova, Çeçenistan ve Kıbrıs öne çıkmaktadır. Birlik içi self-determinasyon örnekleri arasında da Güney Tyrol, Galler, İskoçya, Kuzey İrlanda, Katalonya ve Bask Ülkesi önemli yerler kaplamaktadır.
Key Words: Self-determination, European Union, Common Foreign and Security Policy, Subsidiarity, Badinter Committee, Yugoslavia, Bosnia-Herzegovina, Kosovo, Chechnya, Cyprus, South Tyrol, Wales, Scotland, Northern Ireland, Catalonia, Basque Country. Self-determination started its journey as a principle at the turn of the 20th century and it has ended up as a right for some people at the end of the century. Many current conflicts and problems in Europe and in other parts of the World are related to self-determination to some extent. Self-determination is mostly understood so as to necessitate outright independence from the host country. However it can be classified as internal and external self-determination nowadays with different meanings. While external self- determination still carries the classical meaning of attaining independence or some degree of autonomy, internal self-determination reflects the internal structuring of a country according to the principles of the democratic governance. The impact of the European Union has been felt on the world issues ever since its first appearance as the European Communities. Ever since it was named as the European Union, some functions which were operated internally inside the Member States, have started to be maintained under the roof of the EU. One of the most important of them is the common foreign and security policy. While CFSP is important in determining the external policy of the EU for the self-determination cases at the outside of the Union, the principle of Subsidiarity is equally important to understand internal self- determination cases. The report of the Badinter Committee which was prepared at the start of the disintegration of ex- Yugoslavia is quite important to understand the principles governing the approach of the Union towards the external self-determination cases. The study in the last part concentrates on the self-determination cases of Bosnia- Herzegovina, Kosovo, Chechnya, Cyprus, Wales, Scotland, Northern Ireland, South Tyrol, Catalonia and Basque Country. XI