Modernleşme, öncelikle askerî alandaki sıkıntıların motive ettiği bir problem <>laıak Osmanlı döneminde Türkiye'nin gündemine girer. Askerî alanda yaşanan mağlubiyetleri galibiyete dönüştürme arzusunun gereği olarak Batı'ya yönelen Osmanlı yöneticileri, kısa sürede Batı'yı hayat tarzıyla da izledikleri bir model olarak algılamaya başlarlar. Hayranlığın dozajı geometrik bir artışla büyür ve Batılı gibi olmanın resmi tescili sayılabilecek Tanzimat Fermanı ilan edilir. İştfe bu aşamada modernleşme ideali büyük oranda "topyekünleşir". Yönetici sınıfa dahil olan "modernleştiriciler* zihinsel ve toplumsal dönüşüıhün projelerini geliştirir ve uygulamaya koyarlar. Fakat tüm bu süreçte gelenek-modern düalizmi ısrarla korunur. Geleneksel olanlar tamamıyla terk edilmediği gibi modernlik idealinden de taviz verilmez. Bunu, yönetici seçkinlerin otoritelerini devam ettirmek için geleneksel unsurlara olan ihtiyaçlarına bağlamak isabetli bir yorum olarak görünmüyor. Zira entelektüel konumlarıyla modernleşme sürecinin aktif aktörleri olan aydınlar da söz konusu düalist oluşumu destekleyeceklerdir Bu durum Cumhuriyete kadar devanı eder. Cumhuriyeti kuran seçkinler "sadece ve her şeyiyle Batı" idealini söylemlerinin temeli olarak ifade ederler. Bu ideale en kısa zamanda, aktif bir yöntemle ulaşmayı ise, modernleşme sürecinin değişmeyen özelliği olarak kabul ederler. Cumhuriyet dönemi seçkinleri için zihinsel ve toplumsal "topyekün" dönüşümü sağlamak için ideal ve yöntem belirlidir. Belirlenen yöntemi takip ederek hedeflenen gayeye ulaşma imkanı da ellerindedir. Çünkü sivil ve asker bürokratların tamamı sürecin gönüllü mensuplarıdır. Bu nedenle de "ani" değişimin gerçekleşmesi için hiç zaman kaybetmeden uygulamaya geçilir. Toplum yaklaşık on yıl süren hızlı bir modernleşme sürecine tâbi tutulur. Bu süreçte "Devriin" modernleşmenin tek yöntemi olur. Gayeye ulaşma yönünde her türlü imkandan yararlanılır, her türlü araç titizlikle kullanılır. Fakat ne var ki modeı nleştirici seçkinlerin kendilerinin de ifade etmekten çekinmedikleri bir özellik, modernleşme sürecinin ayrılmaz parçası olur: istenildiği gibi ınodernleşememek; geleneksel değerlerin direnmesi. Bir başka söylemle; modernleşme idealiyle, modernleştirme sürecinin ulaştığı aşamalar birbiriyle tam anlamda örlüşmez. İdeal ile uygulama arasındaki kopukluklar, farklılıklar ve hatta çelişkiler her zaman var olageli
Keywords: Modernizm, Modernization, modernizer elites, method, theory-pratise difference, force- based transformation, democracy, political parties, constitutional system, nationalism, laicism Modernization firstly became a current issue of Turkey as a problem motivated by difficulties in military areas. As a necessity of the wish of turning defeats into vicloiies, Ottoman administers headed towards Western began to percieve it as a model which they follow together with its life style. The dosage of admiration increased geometrically and "Tanzimat Fermanı" which is said to be a official registration of being VVesteı n was declared. In this stage, the ideal of modernization entered all area of life to a great degree. "Modernizes" who are included in administratives developed menial and social transformation projects and applied them. However, custom-modern duali/.m insistently was preserved in this process. Neither those which are traditional were given up, nor the ideal of modernization was appeased. Explaining this by the needs of administrative elites for national elements in order to continue their authority, does not sound like an appropriate command. Because, intellectuals who are active actors of modernization process also supported the aforementioned dualist formation. This situation maintained up to the Republic, Elites who established the Republic expressed the base of their speech as the ideal of "only and only Western" In their opinion, to achive the ideal in a short lime by active or even force-based interference was an unchanged method for the modernization process. For the elites of the Republic period, ideal and method to provide mental and social complete transformation were determined. The possibility of reaching taiget aim by following the determined method was on hand. Because, all civillian and military bureaucrats were the voluntary members of the process. Hence, it was put into practice to to realize "sudden" transformation without loosing any time VII