Sivil İtaatsizliğin Teorik Temelleri ve Meşruiyeti Meselesi" adlı bu çalışmayı şu şekilde özetleyebiliriz: "Sivil toplum" düşüncesinin günümüzde kazandığı öneme paralel olarak, bu anlayışın bir türevi\yansıması olan "Sivil İtaatsizlik", günümüz siyasal ve sosyal bilimler literatürünün en başat kavramlarından biri olmuştur. Tartışma ve müzakere anlayışının kesin bir biçimde değer kazandığı modern demokrasilerde, sivil itaatsizliğin yeri ve fonksiyonu bu çalışmanın temel çıkış noktasını oluşturmaktadır. Bundan başka, devlet (yasa, düzen, güvenlik) ve birey (ahlak, vicdan, özgürlük) gibi vazgeçilmez değerlerin \ olguların birbiriyle olan ilişkisinin optimum bir dengeye kavuşmasında sivil itaatsizliğin rolü ve etkisi incelenmiştir. Olaya birey açısından bakıldığında, bu çalışma esasında şu sorunun etrafında şekillenmiştir: "Bir yandan anayasal sistemin işleyişi, diğer yandan da kişisel onuru konusunda duyarlı olan bir bireyin, bütün yasal yollan tükettikten sonra takınacağı tavır ne olmalıdır?" Tarihsel deneyimin de gösterdiği gibi, bunun en anlamlı ve tutarlı yollarında biri, belki de yegane yolu, sivil itaatsizliktir. Bu bakımdan sivil itaatsizlik her tür anarşizmden, fanatizmden, ideolojik saplantıdan, kuruntu ve bencil çıkardan ayn düşünülmesi gereken bir protesto şeklidir. Bu bağlamda sivil itaatsizliğin temel esprisi; mevcut hukuksal düzeni ve anayasal sistemi adil \ meşru kabul etmek ama, ağır haksızlıklar taşıdığına inanılan tekil bazı hükümet eylemlerine aracı olmamaktır. Buna göre, sivil itaatsizlik, son tahlilde, "iyi bir vatandaş olma" ve "iyi bir insan olma" arasında ortaya çıkabilecek gerilimin pozitif usul ve süreçlerle aşılması anlamını içermektedir. Söz konusu eylem tarzı, her şeyden önce, gelişi güzel değil, nitelikli bir ihlaldir. Şu halde, sivil itaatsizlik, en azından, şiddetsizlik, alenilik (kamusallık), vicdanilik ve eylemin sonuçlarına katlanma gibi samimiyet öğelerini taşımalıdır. Bu ilkelere dayanan sivil itaatsizlik, genellikle ileri sürüldüğü gibi, "Klasik Liberal Düşünce"ye dayandırılamaz. Sivil itaatsizliğin, yine liberal çizgide olmakla beraber oldukça farklı bir kaynağı vardır. Bu, önce Kant daha sonra Rawls tarafından geliştirilen "hakkın" "z>rye"(çıkara) tercih edildiği bir sözleşme esasıdır. Sivil itaatsizliğin, hukuksal (yasal) değil, ancak ahlaksal ve sosyolojik meşruiyeti söz konusu olabilir. Ahlakın, hukuku (pozitif hukuk) aşan bir olgu olması böyle bir imkanı bahşetmektedir. Sivil itaatsizlik pek çok kimsenin iddia ettiği gibi, totaliter rejimlerde değiL demokratik sistemlerde anlamlıdır. Çünkü ikna, ancak "açık toplumlar"da mümkündür. Diğer yandan, demokrasinin paradokslarının aşılmasında da sivil itaatsizlik dikkate alınması gereken bir yöntemdir.
We can summarize the thesis with the title "The Theoretical Bases of Civil Disobedience and Its Legitimacy" as follows: Parallel to importance the thought civil society has gained in todays World, "civil disobedience" also has taken an essential place in both social and political literature. The function and the place of the "civil disobedience" in the Context of modern democracy in which the merit of discussion is undisputedly appreciated constitute the departure point of this thesis. Additionally, the role and the effectiveness of "civil disobedience" in the context of how the set optimum balance between state (code of laws, order, security) and individual (ethics, conscience, freedom) studied. When approached from the point of individual, this thesis focused on the following question: "What should the attitudes of the individual who is sensitive towards both functioning of constitutional order\ system and individual honour be after he or she finishes all legal procedures?". As historical experiences show, the most meaningful and reasonable way, probably the sole way, of this is "civil disobedience". As can be seen "civil disobedience" should be considered as a kind of protest very different from all sort of selfhess, apprehension, fanatism, anarchy and ideological obsession. İn this context the genesis of "civil disobedience" is to accept constitutional system as legitimate but the protest to those acts of the state/ government which are evidently unjust. According to this conception "civil disobedience" in final analysis is a kind of protest that overcomes the tension between "how to be a good human being" and "how to be a good citizen" with positive procedures and processes. Than the way of the act in question is not haphazard but on the contrary it is of a certain qualified violation. İt is because this that "civil disobedience" contains, at least, "nonviolentness", "publicity", "consciousness" and "being ready to the consequences of the act". The "civil disobedience" based on these principles, as generally argued, cannot be attributed to Classical Liberal Thought. Altought "civil disobedience" is on liberal line it is source is rather different. This source is a kind of consensus principle prefering "the right" on "good"(benefit), this principle was developed Kant and Rawsl. The legitimacy of "civil disobedience" is of course not lawful but ethical and sosyological that ethics is something more than "positive law" give that chance. Unlike many people put forward, "civil disobedience" is not meaningful in totalitarian polities but on the contrary in democratic systems. Because persuasion is possible in just "open societies". Moreover, in overcoming the paradoxes of democracy, "civil disobedience" is an effective way of act.