İkinci Dünya Savaşı sonrası Türkiye, yerleştirmeye çalıştığı yeni bir siyasi rejimin kendini koruma mekanizmalarını kurumsallaştıramadan, rejimi tehdit edebilme potansiyeli taşıdığına inanılan siyasal ve sosyal taleplere açık bir hale gelme ikilemiyle karşı karşıya kalmıştır. Hem uluslararası meşruiyetini oluşturmak hem de kurulan cumhuriyet rejiminin yeni olmasından kaynaklanan otoriter yöntemleri bu yeni süreçte dengelemek zorundadır.Dolayısıyla yeni kurulacak çok partili sistemde mevcut rejim tarafından belirlenmiş siyaset alanı içerisinde faaliyet gösterecek siyasal partiler kabul görmektedir. DP, iktidar tarafından belirlenen bu siyaset alanı içinde bir meşruiyet arayışı içinde olmuş ve kendisini bu alan içinde konumlandırmıştır.Çalışmada, belli bir dönemi anlatmanın getirdiği zorunluluktan dolayı tasviri yöntem ağırlık kazanmaktadır. Buna karşın ulaşılan sonuçlar tahlili yöntemle birleştirilerek ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Konuyla ilgili, akademik çalışmalar, hatıratlar, dönemin gazeteleri ve makaleler incelenmiştir. Konuyla ilgili hatırat ve özel çalışmaların çokluğuna rağmen, akademik çalışmalar azdır. Konunun akademik olarak bütün yönleriyle ele alındığı söylenemez.Bu tezin amacı bugüne kadar sadece siyaset bilimi ve tarihi açısından ele alınan Türkiye'nin çok partili hayata geçişini sosyolojik bir perspektifle ele alabilmektir. Bir diğer deyişle siyasi sosyalleşme sürecinde siyaset-toplum ilişkisinin ne olduğu, nasıl biçimlendiğidir?DP'nin kuruluşundan önce siyaset ve toplum arasındaki ilişki tek yönlü, determinal (belirleyen-belirlenen) bir ilişki biçimindeyken, DP'nin kuruluşundan sonra bu ilişki siyaset kurumu ve toplum arasında karşılıklı etkileşim sürecini ifade eden fonksiyonel ilişki biçimine dönüşmektedir.46 seçimleri sırasında, seçim kanununda yapılan bir değişiklikle siyaset ve toplum ilişkisi ilk kez doğrudan bir hale getirilmektedir. 1950 seçimlerinde, 46 seçimlerindeki eksiklikler ve yanlışlıklar giderilmiş görülmektedir. Bu seçimlerde uygulanan, gizli oy, açık tasnif ve seçimlere getirilen yargı güvencesi siyaset ve toplum ilişkisinin yeni bir biçim almasına yol açmıştır. Toplum pasif, edilgen bir durumdan siyaset alanı içerisinde aktif olarak yer alan bir siyasi aktör durumuna gelmiştir.Bu yeni siyasi sosyalleşme süreci siyasetle daha yakından ilgilenen toplumsal kesimlerin varlığı, siyasal katılımdaki artış şeklinde kendini göstermektedir. Dolayısıyla, DP'nin Kurulması ve İktidara Geliş Süreci aynı zamanda Türk toplumunda yeni bir siyasi kültürün ve siyasi sosyalleşme sürecinin başlangıcına da işaret etmektedir, denilebilir.Her ne kadar siyaset alanı CHP ve DP tarafından yeni iç ve dış koşullara göre tanzim edilmiş olsa da siyaset ve toplum arasındaki ilişkinin niteliğindeki değişim bundan sonraki süreci etkileyecek temel unsurlardan biri olmaktadır.Çok partili hayata geçişte DP, değişimi bizatihi kendinde taşıyan güç değildir. İçinde bulunduğu çok partili sistemin gerektirdiği siyaset-toplum ilişkisinin aldığı yeni biçim, değişimin temel taşıyıcısı olarak görülmektedir. Bu da siyaset ve toplum arasında daha önceden var olan belirleyen-belirlenen (determinal) bir ilişkiden karşılıklı olarak birbirini etkileyen, fonksiyonel bir ilişki biçimine geçişin bir sonucudur.Anahtar kelimeler: Siyaset alanı, Siyasi sosyalleşme, (siyaset ve toplum arasında) determinal/fonksiyonel ilişki.
After the Second World War, Turkey was faced with the dilemma of becoming open to political and social demands that were believed to be potentially threatening for the regime before being able to institutionalize the self-defense mechanisms of the new political regime it was trying to establish. In this process, it had to both establish an international legitimacy and balance the authoritarian methods stemming from the newly-established republican regime.Therefore, in the multi-party system to be established, the political parties, which will operate within the political area defined by the existing regime, were acceptable. DP had sought legitimacy within this political area defined by the government and positioned itself within this area.In this study, due to the exigency brought by narrating a specific period, descriptive method prevails. However, the results that are reached have been tried to be addressed in combination with the analytical method. The academic studies, memoirs, newspapers of the period and the articles that are related to the subject have been examined. Although there are many memoirs and special studies on the subject, there are only few academic studies. It is difficult to say that the subject has been addressed academically in all aspects.The purpose of this thesis is to address the transition of Turkey into multi-party period, which has only been addressed in terms of political science and history until now, from a sociological perspective. In other words, what the politics-society relationship was in the political socialization process, and how it was shaped.While the relationship between politics and society had been unilateral and deterministic before the establishment of DP, after which this relationship transformed into a functional relationship representing the mutual interaction between the political institution and society.During the elections in 1946, the relationship between politics and society, for the first time, became direct with a change in the election law. In the elections of 1950, it seemed that the deficiencies and fallacies were eliminated. The secret vote, open sorting and the judiciary assurance brought to the elections gave a new shape to the relationship between politics and society. While having been passive and inactive within the political area, the society became an active political actor in the area of politics.This new political socialization process demonstrated itself as the existence of social sections interested more closely in politics, and the increase in the political participation. Therefore, it can be said that the Establishment and Coming into Power of DP signals the initiation of a new political culture and political socialization in the Turkish society.Although the political area was arranged according to the new internal and external conditions by RPP and DP, the change in the nature of the relationship between politics and society was one of the fundamental elements to affect the following process.In transition to multi-party system, DP was not the power possessing the change in itself. The new shape of the politics-society relationship required by the multi-party system it was in is seen to have been the basic bearer of the change. This is a result of a transition from the existing deterministic relationship between politics and society to a functional relationship mutually affecting each other.Key Words: Political area, Political socialization (between politics and society), deterministic /functional relationship.