Bu çalışma, Foucault düşüncesini anlama çabasının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Yakın dönemlerde birçok alanda tartışma konusu edilen "mekân" kavramının Foucault düşüncesindeki yerinin ne olduğunu göstermek ve farklı bir söylem alanındaki karşılığını sınamak ana çerçeveyi oluşturmuştur. Foucault'nun iktidar üzerine söyledikleri mekân kavramı dolayımıyla açıklanmıştır. Foucault'cu bakışla üç Ankara romanından hareketle iktidar mekân ilişkisi gösterilmiştir. Çalışmanın ilk bölümünde Foucault düşüncesinin sınırlarını belirlemek üzere "söylem", "episteme", "arşiv", "arkeoloji" ve "soykütük" kavramları açıklanmıştır. Foucault düşüncesinin Nietzsche ile olan bağı konu edilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümde, iktidar ve iktidarın mekânlarda kendini örgütlemesi meselesinden önce, bilgi ve hakikat ilişkisi üzerinde durulmuştur. Bunun gerekçesi ise, Foucault'nun bilgi, hakikat ve iktidar kavramlarını düşünürken bunları kendi başlarına değil, ilişkisel olarak ele almasıdır. Sonrasında tımarhane ve hapishane örneklerinden yola çıkılarak disiplin mekânlarının nasıl oluşturulduğu, bu mekânlarda işleyen iktidarın hangi saiklerle iş gördüğü açıklanmıştır. Bentham'ın mimari bir proje olarak sunduğu panoptikonun Foucault'cu disiplin iktidarına olan etkisi gösterilmiştir. Çalışmanın üçüncü ve son bölümünde ise Ankara üzerine yazılmış üç roman üzerinden iktidar-mekân ilişkisi anlaşılmaya çalışılmıştır. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Ankara, Nâhid Sırrı Örik'in Tersine Giden Yol ve Sevgi Soysal'ın Yenişehir'de Bir Öğle Vakti romanlarından yola çıkılarak, Foucault'cu bakışla bir mekân olarak Ankara incelenmiştir. Çalışmada Ankara'nın seçilmiş olmasının gerekçesi ise, yakın denilebilecek bir tarihte kasabadan başkent haline gelmiş olan bu şehir örneğinde iktidar örgütlenmesinin en net haliyle görülebileceği gerçeğidir.
This work emerged as an endeavor to understand the Foucauldian thought. Showing the place of space, a concept which recently has been widely discussed, in the thought of Foucault and testing its reflections on a non-philosophical discursive domain determined the framework of this work. In this work, Foucault's ideas about power have been explained through the concept of space. With a Foucauldian approach and on the basis of three novels on Ankara, this work investigates the relationship between power and space. In the first chapter, the conceptions of discourse, episteme, archive, archeology and genealogy have been explained in order to draw the framework of Foucauldian thought. For this purpose, the relationship between Foucauldian thought and Nietzsche also has been discussed. In the second chapter, the relationship of knowledge with truth has been discussed before an analysis of power and its manifestations in space. The reason for this juxtaposition is that Foucault has investigated the concepts of knowledge, truth and power not separately but through their relationality. Thereafter, based on the examples of mental hospitals and prisons, this chapter explains the way in which disciplinary spaces are constructed and the purposes of power operating in these spaces. Lastly, the effect of panopticon, a model presented as an architectural project by Bentham, on Foucauldian disciplinary power is analyzed. The last chapter discusses the relationship between space and power through three novels written on the city of Ankara: Yakup Kadri Karaosmanoğlu's Ankara, Nâhid Sırrı Örik's Tersine Giden Yol ("The Road Going in the Opposite Direction" and Sevgi Soysal's Yenişehir'de Bir Öğle Vakti ("A Noon Time in Yenisehir"). Through an analysis of these novels from a Foucauldian point of view, this chapter investigates the city of Ankara as a space. The main reason for why Ankara was chosen in this work is that the manifestation of power in space can be seen more clearly in a city like Ankara which transformed from a town into a capital a relatively short time ago.