Yürütme erkinin temsilcilerinin HSYK'de bulunmasından uzun tutukluluk sürelerine, yargıya ayrılan bütçeden adli kolluğun kurulmasına, yargı birliğinin sağlanması gerekliliğinden yargıda uygulanan teftiş sistemine kadar uzanan birçok boyutu ile yargı bağımsızlığı olgusu yıllardır başlıca tartışma konumuzdur. Bu kapsamda, yargıcın karar verirken yalnızca kanunla bağlı olması, kendisini diğer erklerin, tarafların, medyanın, kamuoyunun etkisi ve baskısı altında hissetmemesi demek olan karar verme bağımsızlığı ile kişisel olarak baskı ve müdahalelere maruz kalmaması gerektiğine işaret eden bireysel bağımsızlık yanında bir bütün olarak yargı organının olumsuz iç ve dış etkilere karşı korunması gerektiği anlamına gelen kurumsal bağımsızlık kavramı, son dönemde bu konudaki tartışmaların odağı durumuna gelmiştir.Taşrada mahkemeleri içinde barındıran adliyeler Adalet Bakanlığı'nın hizmet götürdüğü binalardır. Üniversitelerin, hastanelerin, cezaevlerinin, bütçesi ve bir yönetim yapısı mevcut iken adliyelerin kanun ile belirlenmiş bir yönetim yapısı ve mahkemelerin özerk bir bütçesi bulunmamaktadır. Adalet Bakanlığı'nca çıkarılan genelgelerle adliyelerde idari ve mali işlerin yürütülmesi görevi, ceza davasının davacısı konumundaki Cumhuriyet başsavcılığına verilmiştir. Bu da, Anayasa'da bağımsız ve teminatlı oldukları belirtilen, her hal ve şartta tarafsız karar vermeleri beklenen yargıçların, adliyelerde yasal temelden yoksun ve öznel uygulamalara maruz kalmalarına yol açarak bağımsızlık ve tarafsızlık görünümlerinin aşınması sonucunu doğurmuş, mahkemeler Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde birer birim, yargıçlar da Cumhuriyet başsavcılığında çalışan birer görevli olarak algılanır olmuştur. Oysaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemelerin bağımsız görünmeleri gerekliliğini de yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının bir unsuru olarak ortaya koymuştur. Ancak ülkemizdeki, evrensel uygulamalara uygun düşmeyen, yargıçları dışlayan adliye yönetim sistemi, yargıçların bireysel, mahkemelerin de kurumsal olarak bağımsız ve tarafsız görünümlerinin önünde engel teşkil etmektedir.Çalışma, yargı bağımsızlığına ilişkin tartışmalar içinde kendisine yer ve taraftar bulmakta zorlanan adliye yönetimi olgusunu gündeme taşımak ve evrensel ilkeler çerçevesinde yasal temele oturtulması çabalarına destek vermek amacıyla hazırlanmıştır. Bu amaca yönelik anket çalışması yapılarak yargıç ve Cumhuriyet savcılarının konuya ilişkin görüşleri alınmış, yargıçları ve mahkemeleri Cumhuriyet başsavcılığına tabi gösteren çok sayıda belgeye, habere yer verilmiş, algının ulaştığı boyutu göstermek bakımından yargıç, avukat ve akademisyenlerce çeşitli platformlarda yapılan konuşmalara, yabancı uzman raporlarına atıf yapılarak amacından sapan ve yargının bağımsız ve tarafsız görünümüne zarar verir hale gelen adliye yönetim sistemi gözler önüne serilmeye çalışılmıştır.Anahtar kelimeler: Adliye Yönetimi, Yargı Bağımsızlığı, Yargının Tarafsızlığı, Yargıç, Cumhuriyet Başsavcılığı
Judicial independence phenomenon is our leading debate point with its many dimensions from containing of HSYK executive body?s representatives to long detention duration, from the budget allocated for judiciary to establishing judicial police, from instituting judicial unity to inspection system exercised in judiciary. In this content, the institutional independence concept which means protecting of judiciary againist negative internal and external effects became focus of this debate beside the substantive independence which means judge is only bound by law in his/her decision-making process and not feeling himself/herself under the pressure of other government bodies, parties, media and public opinion and the personel independence which points that judge should not expose individual influence and interference.The courthouses which include the courts are the buildings which the Ministry of Justice serves. Whilst universities, hospitals, prisons have a budget and an administration structure, courthouses don?t have an administration structure determined by law and don?t have an autonomous budget. By the circulars brought out by the Ministry of Justice the duty of executing financial and administrative works is given to the chief prosecution of Republic who is also the plaintiff in criminal cases. This situation has a result of eroding independence and impartiality aspects of judges, who are indicated in the Constitution as independent and guaranteed and are expected to give impartial decisions in any circumstance and condition, leading to expose illegal and subjective implementations in courthouses, so courts are perceived as a unit within the chief prosecution of Republic and the judges as an official in it as well. However the European Court of Human Rights stated the necessity of courts to be appeared independent as a factor of judicial independence and impartiality. Yet the courthouse administration system in our country which is contrary to common implementations and excludes judges is an obstacle for appearing independent and impartial for judges individually and for courts instutionally.The thesis is prepared for the purpose of bringing the courthouse administration concept to the agenda and support to the efforts of placing it on the legal basis within the framework of universal principles. For this purpose, views of judges and public prosecutors were taken about topic by conducting a survey, numerous documents and news were put which subject the judges and courts to chief prosecution of Republic and tried to unroll the courthouse administration which deviates from its aim and becomes damaging the independence and impartial appearance of judiciary by referring to the speeches of judges, advocates and academicians in various platforms and foreign experts? reports with regard to demonstrate the dimension which the perception arrived.Keywords: Courthouse Administration, Judicial Independence, Judicial Impartiality, Judge, Chief Prosecution of Republic