Tarihte Bebrikya, Belekome ve Justiniano Polis Mela gibi değişik isimlerle anılan Bilecik; Mısır, Hitit, Frig, Pers, İskender ve Bizans egemenliğine, ardından da Türklerin Anadolu'ya gelişiyle Selçuklu ve Osmanlı hâkimiyetine girdi. Devletin temellerinin atıldığı yer olan Bilecik, sonraki süreçte, bu önemini kaybetti. Fakat II. Abdülhamit döneminde kuruluş toprakları padişahın hususi ilgisine mazhar oldu ve Bilecik'e özel bir önem verildi. Bunun ilk yansıması olarak da 1885'te Ertuğrul Sancağı tesis edildi. II. Abdülhamit, Söğüt'te medfun bulunan Osmanoğulları'nın atasının ismine izafeten sancağa ?Ertuğrul? ismini verdi. II. Abdülhamit'in Osmanlı Devleti'nin kurulduğu Bilecik ve Söğüt'e yüklediği bu özel anlam ve ilgi sayesinde tesis edilen Ertuğrul Sancağı'nın, merkez kazası Bilecik'ti. Söğüt, İnegöl ve Yenişehir de sancağın diğer kazalarıydı. II. Meşrutiyetin ilanı sancakta olumlu karşılandı. Bu dönemde yapılan seçimlerde (1908?1912?1914) Ertuğrul Sancağı, iki mebus çıkardı. Bilecik II. Meşrutiyetin ilan edilmesini temin eden İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin muhaliflerini gönderdiği sürgün yerlerinden biriydi. Sancak, demiryolu ve karayolu ulaşımı açısından oldukça iyi bir konumdaydı. Ertuğrul Sancağı ulaşım ve haberleşme avantajlarının yanı sıra güvenlik ve eğitim hizmeti veren kurumlarıyla da diğer pek çok şehre nispetle daha iyi bir durumdaydı. Ertuğrul Sancağı'nda geleneksel ve çağdaş eğitim kurumlarından medrese, iptidai, rüştiye ve idadi gibi birçok okul vardı. Sancaktaki iptidai ve Rüştiye mektep sayısı ülke ortalamasının oldukça üzerindeydi. Bilecik ve Söğüt'te idadi mekteplerde bulunuyordu. Bununla birlikte sancakta yaşayan gayrimüslimlerin de kendilerine ait birçok mektebi vardı. Ancak halkın sağlık problemlerini çözebilmek için sınırlı sayıda doktor ve yardımcı personel hizmet vermekteydi. Ağır hastalıkların tedavisi burada mümkün olmadığı için hastalar başka merkezlere sevk ediliyordu. Ertuğrul Sancağı zirai ve sınai üretim ve ipek fabrikaları bakımından da önemli bir merkezdi. Nitekim Bilecik, Osmanlı'da önemli bir ipek üretim merkeziydi. Ertuğrul Sancağı'nda iktisadi faaliyet bakımından tahıl üretimi de önemli bir paya sahiptir. Özellikle buğday, arpa ve mısırda ülke ortalamasına göre daha yüksek verim ve üretim hacmi yakalanmıştı. Hayvancılık ve hayvansal üretim itibariyle Bilecik genel olarak ülke verimliği ve üretim hacminin gerisindeydi.
Bilecik, which was called Bebrikya, Belekome and Justiniano Polis Mela in the past, was ruled by Egypt, Hittite, Phrygia, Persia, Alexander and Byzantium and after the settlement of Turks into, it fell into the Seljuk and Ottoman?s power. However, the city, where the Ottoman Empire was founded, lost its significance in the later periods. But, it attracted the interest of Abdulamid II,himself, and during this period it gained importance. As a reflection of such an interest, Bilecik became Ertugrul Sanjak in 1885. The name ?Ertugrul? was given to the city by Abdulhamid II as a memory of the founder and ancestor of the Ottomans. The central county of the Sanjak was Bilecik. Sogut, Inegol and Yenısehır were the other counties of the Sanjak. The declaration of the Constitution II was welcomed warmly by the Sanjak. Two parliamentarians from the Ertugrul Sanjak were elected at the elections held in 1908, 1912, 1914. Bilecik was one of the places where the opponents of Ittihat and Terakki expelled. The Sanjak was in a good position in terms of road haulage and railway access. When compared to many other cities, Bilecik was in a better position with its institutions supplying security and education services as well was its advantages in transportation and communication. There were lots of traditional and modern schools among which were the madrasahs, primary, secondary and high schools. The number of the primary and secondary schools were highly above the average level in he country. There were high schools in Bilecik and Sogut. Besides these schools, non-Muslims had also their schools in large numbers. However, the number the of the doctors and other stuff was unfortunately not in a desired position. As the treatment of serious illnesses were not possible in the city, the patients were dispatched to other hospitals in other cities. The Ertugrul Sanjak was an important center of agriculture, industry and silk factories. The city was an important center in silk production. Besides, the Sanjak had a big share in grain production. Especially, a high level of production and quality were gained in wheat, barley, and corn. In terms of breeding and animal products, however, Bilecik was behind the average level of the country.