Sivil Toplum Kuruluşları İkinci Dünya savaşından sonra hızlı bir sanayileşme ve yeniden yapılanma sürecine giren Batı Avrupa ülkelerine işgücü göçü başlamıştır. 1961'de yapılan anlaşmayla Türkiye'den Almanya'ya işgücü göçü başlamıştır. İşçi alımının durdurulmasıyla 1973'ten itibaren Almanya'daki Türk nüfus aile birleşmesi yoluyla devam etmiştir. "Sılaya dönüş" özlem ve istekleri de yerini yavaş yavaş "kalıcılığa" bırakmıştır. Türkiye'den gelenler bir yana, özellikle Almanya'da doğanların kendi kültür ve değerlerinden farklı bir ortamda büyümeye başlamaları, onların özellikle sosyal ihtiyaçları Türkleri sivil toplum kuruluşlarını kurmaya ve yaygınlaştırmaya zorlamıştır. "Kalıcılık" fikri, cami dernekleri başta olmak üzere, Türklerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde derneklerin hızla yaygınlaşmasına neden olmuştur. İlk dönemlerde ortaya çıkan sivil toplum kuruluşlarının Türkiye'deki siyasi görüşlerin birer uzantıları olduğu görülmektedir. Dolayısıyla bir ihtiyaca binaen ortaya çıkmış olan dernekler, sorunlarının çözüm metotlarını Türkiye eksenli düşünmeye başlamışlardır. Bu anlayış 1990'lann ortalarına kadar devam etmiştir. Son 10 yıldır ise Avrupa'daki Türkler ve Türk dernekleri kendi sorunlarını Türkiye'den bağımsız, kendi gerçekleri ışığında çözme yolunu tercih etmektedirler. Almanya'daki toplam Türk nüfusunun yüzde 35,5'i bu ülkede dünyaya gelmiştir. Almanya'da doğup büyüyen birinci ve ikinci kuşak Türk çocukları, Alman okullarında okuyup, aile veya Türk dernekleri gibi küçük sosyal gruplar dışında, hayatın her alanında Almanca konuşmaktadırlar. Anne babalarının kültüründen farklı bir çevrede sosyalleşen yeni kuşak gençler, Türk kimlik ve kültürel değerlerini tanımada ve kültürel kimliklerine uygun biçimde yaşamakta büyük zorluklarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu çalışmada, Almanya'daki Türk derneklerinin, Türk gençlerinin kimliklerinin korunması ve kimlik üretilmesindeki rolü araştırılmaktadır. Çalışma kapsamında kültürel kimlik değerlerinin korunması ve yeniden üretilmesinde izlenen stratejiler, Almanya'nın kimlik politikaları, Türk sivil çatı kuruluşlarının işlevleri, misyon ve vizyonları ve derneklerin kültürün korunması ve üretilmesindeki rolü ayrıntılı biçimde işlenmiştir. Bu amaçla Almanya'nın Köln şehrinde 10-20 yaşları arasındaki 270 genç üzerinde bir anket uygulaması yapılmıştır. Gençlere anket formu ile birlikte, Türk Derneklerinden Yararlanma ve Sıklık Ölçeği (TDYSÖ) Formu ve Türk Derneklerine Yönelik Tutum Ölçeği (TDYTÖ) formu da dağıtılmıştır. Ankette gençler hakkındaki olgusal durum ile birlikte, dil, din, kültür ve kimlik ile ilgili sorular yöneltilmiştir. TDYSÖ ile gençlerin Türk derneklerinden hangi amaçlar için hangi sıklıkta yararlandıkları araştırılmış, TDYTÖ'nde ise gençlerin Türk derneklerine karşı tutumlarının olumlu mu olumsuz mu olduğu ölçülmüştür. Almanya'daki Türkiye kökenli gençlerin Türk kimliğinin korunmasında ve üretilmesinde derneklerinin önemi büyüktür. Gençlerin, derneklerden yararlanma sıklığı arttıkça, derneklere, Türkçe'ye, Türk kültürüne olumlu bakışları da artmaktadır.
Immigrant's NGO A flow of manpower started into West European countries which began to experience a rapid process of industrialisation and reconstruction after World War II. A similar flow of manpower from Turkey to Germany started according to a treaty signed inn 1961. Since Germany stopped taking any more workers from Turkey, the Turkish workforce has continued to survive in the form of the Turkish population's integration with that of Germany since 1973. Yearnings or desires to "return to homeland" have gradually replaced by "permanent residence." As well as those who arrived from Turkey and settled in Germany, especially those who were born in Germany began to grow up in an environment rather alien to their culture and values, which has forced Turks to set up and spread social organisations to meet their social needs. The idea of "permanent residence" has caused societies, primarily mosque/religious societies to become widespread especially in areas densely populated by Turks. It is clearly observed that initially civil Turkish societies emerged as the extensions of political views in Turkey. Therefore, Turkish societies in Germany born out of a necessity attempted to solve their problems under the influence of Turkey. This attitude continued until the mid 1990s. However, in the last decade Turks and Turkish societies in Europe have preferred to solve their problems independently from Turkey, in the light of their own realities. 35,5 percent of the total Turkish population in Germany was born in this country. The first and second generations of Turkish people who were born and grew up in Germany go to German schools and speak German in all walks of life except in small social groups such as family environment and Turkish societies. Youths of the new generation who socialise in a milieu far from the culture of their parents have great troubles recognising their own cultural identity and living in accordance with their cultural roots. The present research deals with the role of the Turkish NGO in Germany in the preservation of Turkish youth's cultural identity and generation of new identity. Also included in the present research are the strategies pursued for the preservation of values of cultural identity and their regeneration in Germany, the cultural politics of Germany, the functions, missions and visions of the Turkish NGO and a detailed coverage of the role of so called societies in preservation and generation of culture. To this end, a survey was administered in Köln to 270 youths aged 10-20. Along with the main questionnaire, they were given two scales, namely, a Scale Showing Access to Turkish NGO and Frequency of Attendance (Türk Derneklerinden Yararlanma ve Sıklık Ölçeği: TDYSÖ) and a Scale of Attitude to Turkish NGO (Türk Derneklerine Yönelik Tutum Ölçeği: TDYTÖ). In the survey the questions about language, religion, culture, identity as well as questions about the phenomenal situation, were asked to be answered by the selected group. Through the survey TDYSÖ, for what reasons and how often the youngsters utilised the Turkish societies and the other survey TDYTÖ was intended to find out whether the youths' attitude to the Turkish societies in Germany were favourable.