Sivil toplum demokratikleşmenin en önemli öğelerindendir ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde en fazla konuşulan kavramlardan biridir. 3 Ekim 2005 tarihinde Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerinin başlamasıyla birlikte Türkiye için yeni bir süreç başlamıştır ve bu yeni dönemde Türkiye'deki dernek, vakıf, oda ve sendika gibi kuruluşlar, üyelik sürecinin yanı sıra Türkiye'nin demokratikleşmesi, karar alma süreçlerinin şeffaflaşması ve yasal çerçeve içinde toplumun farklı kesimlerinin görüşlerinin yansıtılması gibi konularda ön plana çıkmaktadırlar.Bu çalışma sivil toplum-dış politika ilişkisi perspektifinden Türkiye'de son on yılda STK'ların AB politikalarına yaklaşımlarını analiz etmektedir. Çalışmada öncelikle sivil toplum-dış politika ilişkisini açıklamaya yönelik uluslararası ilişkiler teorileri ele alınmıştır. Bu çerçevede öncelikle dış politikanın şekillenmesinde alt toplumsal aktörleri ön plana çıkaran neoliberal teorinin varsayımları incelenmiş, ardından dış politikanın açıklanmasında sadece alt toplumsal aktörlerin yeterli olmayacağı tespiti yapılarak üst aktörlerin de önemli olduğu vurgulanmış son olarak bu iki grup aktörün birbirini karşılıklı olarak inşa ettiği ve dönüştürdüğü kabulünü öne çıkaran konstrüktivist yaklaşım incelenmiştir. Bu teorik çerçeveden sonra Türk dış politikasının belli başlı alanlarında (Kıbrıs, Ermenistan'la İlişkiler, Filistin sorunu vs..) sivil toplum kuruluşlarının reaksiyonları analiz edilmiştir. Literatür taramasına dayalı bu bölümlerin ardından çalışmanın uygulamaya yönelik bölümü olan üçüncü bölümünde Türkiye'de faaliyet gösteren dokuz STK'nın (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Hak İşçileri Konfederasyonu, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, İktisadi Kalkınma Vakfı, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı ve Atatürkçü Düşünce Derneği) Türkiye'nin AB politikasına yönelik tutumları analiz edilmiştir. Saha araştırması ve mülakat yöntemiyle elde edilen verilerle Türkiye'deki STK'ların AB politikasına bakışları, AB sürecinden beklentileri, Hükümetin AB politikasına yönelik görüşleri ve Türkiye'nin AB sürecinde izledikleri tutum gibi konular incelenmiştir. Çalışmanın son kısmında teorik yaklaşımlarla Türkiye örneğinde bulunan sonuçlar karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir.Yapılan analizlerden elde edilen bulguların başında, sivil toplumun AB üyelik sürecinde mutlaka yer alması gerektiği ancak Türkiye'de STK'ların henüz karar süreçlerinde yeterince etkin olamadıkları gelmektedir. Bu durumun en önemli sebeplerinden biri Türkiye'de demokrasinin tam anlamıyla kurumsallaşmamış olmasıdır. Bunun yanında bu çalışmanın da ortaya çıkardığı üzere STK'ların kapasitelerinin politik süreçlere katılma konusunda yeterli düzeyde olmaması da rol oynamaktadır. AB üyelik sürecinin her iki temel sorun için de bir çözüm olabileceği çalışmanın önerileri arasındadır.
As a vital element of democratization, civil society is one of the most debated notions during Turkey?s EU membership process. With the official opening of membership negotiations with the EU on 3 October 2005, Turkey embarked upon a new era. In this new period, civil society organizations such as associations, foundations and chambers have significantly contributed to a plethora of processes including democratization of the political regime, transparency of decision making, membership processes and representation of opinions of segments of society under a legislative framework.It is in this context that this thesis analyzes the discourses and policies of Turkey?s NGOs in towards the EU policies of Turkey from the perspective of the relationship between civil society and foreign policy. First section studies theories that shed light on civil society-foreign policy nexus. That is, the thesis provides a brief survey of those theories of IR, which strive to explain the relationship between civil society and foreign policy. Hence, assumptions of neoliberal theory on foreign policy, which put forward sub-societal actors, are scrutinized. Because sub-social actors will not be sufficient, then neoliberal institutionalism which puts forward upper actors, is presented. In order to study how these two levels and kinds of actors are socially constructed, a special kind of constructivist approach is introduced. After these theoretical frameworks, civil society discourses and policies in particular fields of Turkish foreign policy (Cyprus, Relations with Armenia, Palestine Problem) are analyzed. Third section of the thesis analyses the field work. The attitudes of civil society and NGOs towards the EU policies are analyzed by using qualitative methods of data collection. In addition to press releases, public speeches, institutional leaflets, publications and other related official documents, the thesis makes extensive uses of the semi-structured interviews conducted with nine representatives of Turkey?s most salient civil society institutions, which are The Confederation of Justice Seekers? Trade Unions (Hak-İş), The Confederation of Turkish Trade Unions (Türk-İş), Turkish Industrialists? and Businessmen?s Association (TÜSİAD), The Independent Industrialists? and Businessmen?s Association (MÜSİAD), The Union of Turkish Chambers and Stock Exchanges (TOBB), The Turkish Employer?s Confederation (TİSK), Turkish Economic and Social Studies Foundation (TESEV), Economic Development Foundation (İKV) and Association of Kemalist Thought (ADD) . The thesis puts into focus not only the viewpoints of these civil society institutions pertaining to Turkey?s relations with the EU, but also their expectations from the future EU membership. In the final section, data and analyses gleaned from the field work are compared and contrasted with the findings and projections of the existing theories. The thesis demonstrates that Turkey?s civil society is taking part in the membership process . However, they have not yet sufficiently been effective in the decision making process pertaining to the membership process and related initiatives. One of the reasons for such a lack is that democracy in Turkey has not been fairly institutionalized and that the capacity of civil society to affect foreign policy is not adequate for an effective participation into the political processes. One of the conclusions of this study is that the EU membership process can provide a solution for such problems.