Osmanlı Devleti'nde modern anlamda siyaset ve muhalefet, batılılaşma ya da çağdaşlaşma adı verilen süreçlerle eş zamanlı olarak gelişti. Askeri ve siyasi üstünlüğünü yitiren Osmanlı İmparatorluğu, devletin yeniden dinamizm kazanması için XIX. yüzyıl boyunca ıslahatlar yapmaya yöneldi. Reform ya da yenileşme olarak da adlandırabileceğimiz bu süreçte, gerisinde kalındığı düşünülen batı medeniyetinin bilim, sanat, eğitim ve felsefesi bu değişim sürecinin temel referansı haline gelmişti. Başta eksiklikler görülen ordu ve eğitim, bu yöntemle yeniden şekillendirilmeye çalışıldı ise de batıyı tanıyan Osmanlı entelektüelleri farklı talepler edindiler. Bunların başında anayasa, meşrutiyet, fikir özgürlüğü gibi kavramları sayabiliriz.Tanzimat ve Islahat Fermanları ya da diğer bir tabirle Tanzimat dönemi (1839-1876) yenileşmenin kamusal zeminini hazırlamıştı. Anayasa tartışmaları da bu dönemde başlayarak rejim muhalefetinin giderek daha fazla örgütlendiği yıllara ilham kaynağı oldu. Ortaya çıkan Anayasa ve Meşrutiyet talebi bu yıllarda (1865-1876) Namık Kemal, Ali Suavi ve Mithat Paşa gibi isimleri, Yeni Osmanlılar ve Jön Türkler gibi siyasi kurum ve grupları Türk siyasal yaşamına kazandırdı. Yaklaşık iki yıl süren I. Meşrutiyet tecrübesinin ardından anayasa mücadelesi, tüm siyasi ya da muhalif faaliyetleri baskı altında tutan II. Abdülhamit karşıtlığı ile genişledi. Bu muhalif tutum kısmen İstanbul'da gelişti ise de yurt içinde merkeze uzak (Balkanlar, Trablusgarp, Mısır daha sonra kısmen Doğu Anadolu gibi) bölgelerde hız kazandı. Ancak Jön Türkler olarak adlandırdığımız bu dönemin muhaliflerinin asıl hareket üssü Paris, Londra, Cenevre ve Kahire gibi şehirlerdi. Muhalifler, bu şehirlerde yaptıkları yayınlar ve oluşturdukları siyasi örgütlerle meşrutiyetin ikinci kez ilan edilmesi için padişah üzerinde siyasi baskı oluşturmaya çalıştılar. Ülkenin içinde bulunduğu yoksulluk, halk ve orduda genel bir memnuniyetsizlik havası yaratmıştı. Bu hoşnutsuzluk imparatorluk içerisinde siyasal muhalefetin büyümesini sağlarken Avrupa'daki yayınlar da bu muhalefetin fikirsel kaynağını teşkil etti. Avrupa'daki Jön Türklerle benzer taleplerle Balkanlarda ortaya çıkan ve bilhassa III. Ordu mensubu subaylar arasındaki İttihat Terakki Cemiyeti mensupları, giriştikleri eylemlerle rafa kaldırılan Kanun-ı Esasiyi yeniden uygulamaya Padişahı mecbur ettiler. II. Meşrutiyet'in ilanından 31 Mart Ayaklanmasına kadar kurulan parti, cemiyet ve yayın kuruluşları çerçevesinde gelişen muhalefet hareketleri, bu muhalefetin etkinliği ve siyasal yaşama katkısı bu çalışmada incelenmiştir. Bu dönemde ortaya çıkan muhalefet anlayışı, temsilcileri ve düşünceleri ile aydınlatılmaya çalışılmış, İttihat ve Terakki Fırkası, Ahrar Fırkası gibi partiler arasında seyreden iktidar muhalefet ilişkisi irdelenmiştir.
Politics and political opposition in the Ottoman Empire developed side by with westernization and modernization. The Ottomans, after losing the military and political superiority enjoyed in the past, focused on reforms meant to regain not just the dynamism of it's zenith, but to lay new ground for a stronger state in the 19th century. The West became a basic reference point of the process. The Ottoman intellectuals who knew the culture of Europe best concocted new and different demand. Foremost, these demands looked West for concepts like state constitution, democratic parliaments, and freedoms of speech and association. Tanzimat and Islahat Fermans prepared the ground for modernization and later constitutional debate up through 1876 brought further names like Namik Kemal, Mithad Pahsa, Ali Suavi into the spotlight along with new political institutions such as the New Ottomans into political life.Soon after the Russia-Turkey War (1877-1878), II. Abdulhamid took control of all state affairs and put pressure upon every kind of opposition. Soon, a new kind of intellectual, who were mostly educated in state schools, came to the fore to voice their opposition to the policies of the Sultan. The Young Turks, as they were named, exhibited a bitter opposition both in and outside the country. Dissidents, within the publications and political organizations in many central cities, tried to create political pressure on the Ottoman Sultan for the declaration of constitution for the second time. While this discontent allowed for a boon to the political opposition within the empire, publications in Europe created the intellectual resources of this oppositional movement. The Sultan was finally forced to accept the declaration of constitution for second time at 24 July 1908. This was an end of an era in the Ottoman history and the Young Turk Party seized the power. But soon the opposition turned against them. In the following months the country was in turmoil due to the rivalries among the competing parties which paved the way for the overthrow of the Sultan Abdulhamid II.This study explores the gradual formation of political opposition in the Ottoman tradition. It also examines how the conflicting interests in the process got together with one common goal - and having achieved this how they were parted to silence each other.