Dünya çapında bir siyasi sistem olarak demokrasinin yayılmasını desteklemek amacıyla, demokratikleştirme, demokrasinin yaygınlaştırılması veya demokrasi inşa etme olarak da anılan demokrasi teşviki politikası, günümüzde hükümetler ve uluslararası kuruluşlar tarafından dış politikalarının önemli bir aracı olarak kullanılmaktadır.80'li yılların ortalarında artan siyasi işbirliği ile birlikte, Avrupa Birliği de değer ve normlarını dışarıya ihraç eden ve dış ilişkilerinde demokrasi teşvikini araç olarak kullanan bir örgüt halini almıştır. Paralel olarak, AB'nin demokrasi teşviki politikası da gün geçtikçe daha fazla tartışılmaya başlanmıştır. İlk olarak Yunanistan, İspanya ve Portekiz'in başarılı bir şekilde ?demokrasileri teşvik edilerek? birliğe katılmaları sağlanmıştır. Daha sonra 90'lı yılların uluslararası ortamı AB'ye demokrasi teşviki için yeni fırsatlar sunmuştur. Üyelik perspektifiyle Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri'nin demokratikleşmesine önemli katkılarda bulunan AB, tarihinin en büyük genişlemesini yaşamıştır.Tüm başarılı örneklerine rağmen yaklaşık yarım yüzyıldır AB kapısında bekleyen Türkiye özelinde AB'nin demokrasi teşviki politikası oldukça tartışmalı bir konu olmuştur. Türkiye'ye karşı demokrasi teşviki politikasının bazı dönemlerde başarısız olmasında Türkiye'nin iç dinamiklerinin etkisinin yanında, AB'nin Türkiye'ye karşı diğer adaylardan farklı bir tutum takınmasının da etkili olduğunu söyleyebiliriz. 1999'da Helsinki'de Türkiye'nin aday adayı ülke olarak gösterilmesi bile Türkiye'nin 2000'li yıllarda hızlı bir demokratikleşme ve reform sürecine girmesini sağlamıştır. Bu açıdan baktığımızda Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda AB'nin üyelik perspektifi çerçevesinde demokrasi teşviki politikasının ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bu tezde Helsinki zirvesi kararı öncesi ve sonrası dönemden seçilen üç örnek ile AB'nin Türkiye'ye karşı demokrasi teşviki politikasının tutarlılığı ölçülmeye çalışılmıştır.
Democracy promotion, which can also be referred to as democracy assistance, democracy building or democratizations, is a strand of foreign policy adopted by governments and international organizations that seek to support the spread of democracy as a political system around the world.In the middle of the 1980s and in the event of an increasing political unification, the EU has become an organization exporting its values, norms outside and utilizing democracy promotion as an instrument. Meanwhile EU?s democracy promotion policy has become more questionable and a frequently debated in recent years. In the first phase, Greece, Spain and Portugal were accepted into EU by successfully promoting democracies of these countries. Later, the changing international context of the 1990s also introduced new opportunities for democracy promotion. By embarking on its biggest enlargement in history, EU has successfully democratized Central and Eastern European Countries the process of adopting membership conditionality.Despite all these successful examples, EU?s policy of democracy promotion has faced serious challenges and tribulation with respect to Turkey?s application process that started almost 50 years ago. This study claims that the reasons behind these difficulties lie not only in Turkey?s domestic political conditions but also in EU?s problematic attitude towards democracy promotion in Turkey. Even the elevation of Turkey?s membership status from being an applicant to an official candidacy in 1999 in Helsinki has contributed considerably to Turkey?s efforts to reform its political regime and democratize its system. Given the importance of this process for Turkey, this thesis investigates 3 cases in pre- and post-Helsinki periods with a view demonstrating the inconsistencies that exist in EU?s democracy promotion policy.