Osmanlı Devleti'nde yönetilenlerin, yönetenlerden kaynaklanan haksızlıklara karşı korunup, adaletin sağlanmasında iki temel araç olan ?şikâyet? ve ?adâletnâmeler?, Osmanlı'da yönetenlerin denetlenmesine ilişkin hukuksal mekanizmayı genel olarak ortaya koymaya yardımcı olması açısından önemli olarak algılanması gereken bir konudur.Adâletnâme, yöneticilerin, halka karşı sahip oldukları otoritelerini kötüye kullanmalarını, kanun, hak ve adâlete aykırı tutumlarını yasaklayan ve bunu halka ve görevlilere bildiren Padişah hükmüdür. Osmanlılardan önce hükümdarlar çarşılarda, pazarlarda ve insanların toplandığı meydanlarda, yöneticilerin sebep oldukları haksızlıkları ve bilhassa haksız olarak toplanan vergilerin kaldırıldığını ilân eden hükümler çıkarmışlardır. Bu hükümleri eyaletlerde otorite sahiplerine karşı herkesin görebileceği yerlere, büyük camilerin duvarlarına veya şehirlerin giriş kapılarına taş kitabe halinde koydurmaları, mevcut bir geleneğin devamı olduğunu da göstermektedir.Osmanlı Devleti'nde merkezi idarenin zamanla zayıflamaya başlaması, savaşlarda alınan yenilgiler ve ekonomik nedenlerden ötürü, bazı devlet yöneticileri görevlilerinde suiistimallere başlamışlardır. Bu suiistimaller halktan, kanunlarda tespit edilenin dışında veya üstünde harç ve vergiler almak (tekâlifi şakka), aidat tahsil etmek, tahsilini gerektiren haller gerçekte mevcut değil iken varmış gibi gösterip cerime denilen para cezalarının tahsili yoluna gitmek, köylerde göreve çıkıldığında kalabalık bir maiyetle bunu yapmak, gereken süreden daha fazla konaklamak ve böylece kendilerini, adamlarını, hayvanlarını köylüye besletmek gibi, genel bir terimle ?zulüm suçları? diye nitelenen çeşitli suçları işleyerek, reayanın sırtından kanuni olandan fazla menfaat ve gelir sağlamak şeklinde yapılmıştır. Suiistimallerin tamamına yakınının devlet yöneticileri tarafından yapılması, kurulu düzenin sarsılmaya hatta yıkılmaya başladığının da bir işareti olarak yorumlanmıştır. Bu suiistimallerin gittikçe artması, halk tarafından İstanbul'a gönderilen şikâyet dilekçelerini artırmış, hatta bazı yerlerde yapılan zulümlerden dolayı halk köylerini terk ederek, kaçıp kurtulmaya çalışmışlardır. Devletin gelir (vergi) kaynaklarını teşkil eden köylerde yaşanan bu bozulmanın engellenebilmesi, eski yapının yeniden kurulabilmesi ve işleyebilmesini sağlayabilmek için padişahlar, çevresindeki devlet adamlarının tavsiyelerini de alarak, zaman zaman adaletnâmeler yayınlamışlardır.Osmanlı Devleti'nin, siyasal olarak devlet yönetimi tek kişi hâkimiyetine dayalı bir düzen olmakla birlikte ancak günümüz demokrasilerinde görülebilen ?zulme ve haksızlığa uğrayanların, hakkını alamayanların başvurabilme hakkının olduğu, başvuru konusunda herhangi bir sınırlama olmadan, ülkenin her neresinde olursa olsun din, dil, ırk, sınıf farkı gözetilmeden her kişinin dilek bildirebilme, şikâyette bulunabilme haklarının olması ve devlet otoritesini temsil edenlerin, reayaya karşı bu otoriteyi kötüye kullanmalarını engelleyen, kanun, hak ve adalete aykırı tutumlarını olağanüstü tedbirlerle yasaklayan bir beyanname şeklinde olan Adâletnâme'lerin? bulunması Osmanlı'yı o dönemde var olan, diğer birçok tek kişi idarelerinden ayıran önemli bir özelliktir.
In the Ottoman Empire, Şikâyetnames (written complaint) and adaletnames (rescripts of justice) being two basic tools in protecting the managed people against injustice sourced from the managing people and in providing justice are a subject necessary to be perceived as important for helping in simply carrying out juridical mechanism relating to the control of the managed people in the Ottoman.It is seen also before the Ottomans that sultans abolished a set of wrongs and especially unright taxes, put decrees to be announced in markets-bazaars and squares where people came together and had these decrees put in a stone epigraph state to the places everyone could see across the authority holders, to the walls of big mosques or the entrance gates of cities, and thus Adaletnames were available before the Ottomans and a continuation of an existing tradition.Due to the weakening in central administration in the Ottoman State and more importantly, with a set of economic reasons (primarily inflation, namely great level increase in prices, in other words the decrease in monetary value), a set of Statesmen (public/government officials) started to abuse in their duties. These abuses were made by committing various crimes called ?cruelty crimes? in general terms and providing illegal interest and income upon people such as taking fees and taxes out of those determined in laws from people (tekalif-i shakka), encashing contribution, encashing monetary punishments called ?cerime? by showing as if there are states to encash them though they are not available, encamping for longer time than necessary to stay through superfluous crowded attendance when gone to serve in villages and so providing themselves, their men and animals to be fed by villagers. That almost all abuses were committed by Statesmen was interpreted as the sign that the established order started to shake and collapse. Continuous increase in these abuses increased the complaint petitions sent to Istanbul by people, even the people abandoned their villages and tried to run for their lives due to cruelties made in some places. To be able to prevent this disorder lived in villages forming income sources (tax) of the State, re-establish the old structure and enable it to operate, the sultans published adaletnames also by taking recommendations of Statesmen around them.Nevertheless the State management of the Ottoman Empire is an order based on one man?s domination politically, that there were rights of those taking persecution and injustice and not getting their rights, which can only seen in today?s democracies, to apply to get their rights, and everyone had the right of giving petition and complaining without any limitation about the application, no matter which place of the country they were, without distinction of religion, language, race and class, and there were Adaletnames being like a declaration preventing representatives of the State authority from misusing this authority against people and banning their attitudes against law, right and justice through supernatural measures are important properties differentiating the Ottoman from other lots of one man administrations existing in that term.