Cumhuriyet rejimi, geçmişi Roma dönemine kadar uzanan, Rönesans Avrupa'sında bazı şehir devletlerinde görülen ve ?Aydınlanma? ile birlikte ?halk?ı öne çıkartan bir yönetim formuna ulaşarak günümüze kadar intikal eden bir devlet şekli olarak ifade edilebilir. Rejimin, modern anlamda ilk olarak Fransız Devrimi'nden sonra kurulan ?Fransa Cumhuriyeti?nde kendini hissettirdiği ve bu tarihten itibaren de önemli bir teorik tartışma konusu olduğu görülmektedir. Nitekim bu aşamadan itibaren ?halk egemenliği? ve ?monarşi karşıtlığı? ana temalarına sahip olan ve bir ideoloji haline getirilmeye çalışılan ?cumhuriyetçilik? düşüncesi söz konusudur. Düşünce, özellikle XX. yüzyılda ulus-devlet süreçlerini yaşayan toplumların dikkatini çekmiş, pozitivizmin de etkisiyle ?evrensel yurttaşlık?, ?laiklik?, ?eşitlik?, ?genel irade? ve ?özgürlük? gibi olgular ön plana alınarak, siyaset felsefesinin bir konusu haline gelmiştir. Ancak cumhuriyetçiliğin bugün hala net bir felsefi yapıya ulaşamadığı belirtilmelidir. Bunda liberal ve kolektivist ideolojilerin cumhuriyetçilik düşüncesine yönelttikleri yoğun eleştirilerin de katkısından bahsedilebilir.Daha çok felsefi yaklaşımlara konu olan cumhuriyet düşüncesini, Fransız Devrimden sonra yaşanan beş cumhuriyet deneyiminden hareketle somut olarak analiz etmek de mümkündür. Tarihsel sürece bakıldığında Fransa'daki cumhuriyetlerin bazı kırılmalar yaşamakla beraber mevcudiyetini dünyadaki düşünsel gelişmelerle ve belli dönemlerde yaşadığı düşünsel ve eylemsel dönüşümlerle korumayı başardığı görülmektedir. Bugün de Fransa ?demokrasi? minvalinde, cumhuriyeti nasıl sağlıklı bir şekilde sürdürebileceğini tartışmaktadır. Yine Fransa eksenli tarihsel süreçten hareketle bir başka sonuç olarak, cumhuriyet rejiminin, ?istikrar? ve ?yurttaş hakları? konusunda bazı sıkıntılar içerdiği görülmektedir.XIX. yüzyılın başından itibaren Osmanlı ?bürokratları?nca ?devleti kurtarma? güdüsüyle ciddi bir Batılılaşma ve modernleşme süreci yaşayan Türkiye'de cumhuriyetçiliğin daha çok ?yurttaşlık?, ?halk egemenliği? ve ?demokrasi? minvalindeki tartışmalarla birlikte ele alındığı görülmektedir. Bu dönemin elitleri, yeni devleti bir cumhuriyet rejimi olarak tasarlamış, topluma Fransız cumhuriyetçiliğinin ?pozitivist? ve ?ulus inşası? anlayışları çerçevesinde yaklaşmıştır. Bu hususun, zamanla bir toplum inşası projesine dönüştüğü ve ülkede yaşanan siyasal, sosyal ve ideolojik tartışmaların kaynakları arasında olduğu söylenebilir. Türkiye'deki cumhuriyet rejimi, Fransa'nın aksine istikrarlı bir seyir izlese de toplumsal sorunların çözümünde ciddi sorunlar yaşayarak günümüze ulaşmıştır. İki ülke cumhuriyetçilikleri karşılaştırıldığında ideolojik görüşlerdeki paralelliklere rağmen özellikle düşünsel ve kültürel altyapı farklılıklarından dolayı bazı ayrılıklar bulunmaktadır. Sözgelimi Fransa, rejimin topluma kabul ettirilmesinde zaman zaman pragmatist davranmış, Türkiye'de ise rejimin toplum tarafından ?içselleştirilmesi? yönünde önemli sorunlar yaşanmıştır. Bu nedenle Türkiye, Fransız cumhuriyetçiliğini hem yönetim şekli, hem de felsefi yönden ?model? olarak alsa da uygulamada ve topluma bunu kabul ettirme yönünde bazı sıkıntılar yaşamıştır. Sonuç olarak, cumhuriyetçilik günümüze kadar yaşadığı dönüşümlerle birlikte, iki ülkede de ?demokrasi? minvalinde olumlu veya olumsuz değerlendirilmelerle ele alınan bir anlayış olarak görülmektedir
The republican regime could be defined as a state form, which dates back to ancient Roman times, and present in some city states in Renaissance Europe, that survived to modern times transforming itself into a new form of governance, putting ?the people? in the first place with the rise of the Enlightenment. The regime actually became influential in its actual sense firstly in the French Republic which was established after the French Revolution and evolved into a significant theoretical discussion from that point onwards. As a matter of fact, from this period onwards, there is the rise of the ?republican? thought which is focused on the main themes of ?popular sovereignty? and ?antagonism of monarchy? and it was tried to be developed into an ideology. This thought had especially attracted attention of the societies that underwent processes of building nation-states in the 20th century, and, with the influence of positivism, it became a subject of political philosophy bringing to the forefront the concepts such as ?universal citizenship?, ?secularism?, ?equality?, ?general will? and ?freedom?. However, it should be underlined that republicanism has not yet developed into a clear philosophical structure. At this point it can be mentioned that the heavy criticism of collectivist and liberal ideologies against the republican thought have contributed to this situation.It is possible to analyze republican thought, which is often at stake of philosophical approaches, concretely from the viewpoint of the five republican experiences following the French Revolution. When the historical process is considered, it is seen that even though the republics in France had some breakups, it managed to maintain its presence with the intellectual developments in the world and the periodic intellectual and imperative transformations. Today France is still discussing the way in which the republic could be sustained vigorously resting in the manner of ?democracy?. Once again from the point of view of France-oriented historical process, another consequence is that republican regime involves some problems in terms of ?stability? and ?citizen rights?.Having faced a momentous movement towards Westernization and modernization since the beginning of the 19th century initiated by the Ottoman ?bureaucrats? to ?save the state?, Turkey is seen to have considered republicanism often in line with the discussions about ?citizenship?, ?popular sovereignty? and ?democracy?. The elites of this period planned to proclaim the new state a republic, and approached the society within the ?positivist? and ?nation building? understanding of French republicanism. It could be stated that this issue in time became a nation building project and one of the focal points of the political, social and ideological discussions in the country. Although the republican regime in Turkey, in contrast with France, had a stable trajectory, it endured until today with crucial obstacles in solving societal problems. When the republicanism prominent in these countries is compared, despite the ideological similarities, there are visible distinctions in terms of intellectual and cultural infrastructure. For instance, France behaved pragmatist in imposing the regime to the society, whereas in Turkey there had been severe problems in ?internalizing? the regime by the society. Hence, although Turkey has adopted French republicanism as a model of both an administration form and philosophy, certain difficulties have been experienced in the practice and imposing on the society. Finally, it is seen that republicanism, with all the transformations it has undergone over the years, is an understanding fostered in both countries accompanied by positive and negative evaluations in terms of democracy.