1970'li yıllarda özellikle insan ilişkilerinin yoğun yaşandığı alanlarda kişilerin yaşadıkları ilişkilerin zorlaşması nedeniyle tükenmişlik olarak adlandırılan sosyal bir problemin varlığı dikkat çekmeye başlamıştır. Tükenmişlik bireylerin kendilerini, hizmet verdiği kişileri, etrafındaki insanları, içerisinde çalıştıkları örgütleri ve dolayısı ile tüm toplumu olumsuz olarak etkileyen mesleki bir tehlikedir. Ancak tükenmişlikten her birey aynı ölçüde etkilenmemektedir. Aynı çalışma ortamında aynı şartlarda çalışan bireylerin tükenmişlik karşısındaki tutumları farklılık göstermektedir. Bu durum onların kişilikleri ile açıklanabilecek bir durumdur. Çünkü bazı kişilik özelliğine sahip bireyler tükenmişliğe daha eğilimli iken diğerleri tükenmişliğe karşı daha güçlüdürler.Bu düşünceden hareketle bu çalışmanın konusu kişilik özelliklerinin tükenmişliğe etkisi olarak ifade edilebilir. Bu bağlamda bu çalışmanın amaçlarını şu şekilde ifade etmek mümkündür:-Bireylerin kişilik özelikleri ve tükenmişlik düzeyleri tespit edilerek kişilik özelliklerinin tükenmişlik üzerindeki etkisini incelemektir.-Kişilik özellikleri ile tükenmişlik arasındaki ilişkinin belirlenmesi ile bir tehdit unsuru olan tükenmeye karşı tedbir alınmasının sağlanmasıdır.Bu ilişkiye cevap ararken literatür taramasına ek olarak bir katılım bankası ?örnek olay? olarak incelenmiştir. Veri edinmede katılım bankasının seçilme nedeni ise tükenmişliğin daha çok yüz yüze ilişkilerin yoğun yaşandığı mesleklerde yaşanması ve bankacılığın da bu tür işlerden biri olmasıdır.Veri toplama aracı olarak Beş Faktör Kişilik Envanteri'nin ölçümlediği Dışadönüklük, Yumuşak Başlılık/Geçimlilik, Öz-Denetim/Sorumluluk, Duygusal Tutarsızlık ve Gelişime Açıklık kişilik özellikleri ile Maslach Tükenmişlik Envanteri'nin ölçümlediği Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma ve Kişisel Başarı boyutlarından ve mesleğe ve çalışma ortamına ilişkin görüşlerinde bulunduğu kişisel bilgi formundan yararlanılmıştır. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde değişkenler arasındaki ilişkilerin testinde korelasyon ve regresyon analizleri, gruplar arası farklılıkların testin de ise t-testi ve one-way ANOVA analizleri yer almaktadır. Mesleğe ve çalışma ortamına ilişkin görüşlerin değerlendirilmesinde ise katılımcıların frekans dağılımlarından ve içerik analizinden faydalanılmıştır.Bu çerçevede yapılan çalışma sonucunda katılımcıların en yüksek kişilik özelliği puanının gelişime açıklık boyutunda en düşük kişilik özelliği puanının ise duygusal tutarsızlık boyutundan alındığı tespit edilmiştir. Ayrıca katılımcıların tükenmişlik düzeylerinin de düşük olduğu tespit edilmiştir. Mesleğe ve çalışma ortamına ilişkin görüşlerin genel bir değerlendirilmesinde ise katılımcıların çoğunun bu konudaki düşüncelerinin olumlu yönde olduğu sonucuna varılabilinmektedir. Kişilik özellikleri ile tükenmişlik arasındaki ilişkide ise duygusal tutarsızlık özelliğinin tükenmişliği artıran yönü olduğunu diğer kişilik özelliklerinin ise tükenmişliği azaltıcı etkiye sahip olduğu söylenebilir. Ayrıca tükenmişlik üzerinde görece olarak en yüksek etkiye sahip kişilik özelliği ise duygusal tutarsızlıktır. Bu çalışmada katılımcıların tükenmişlik düzeyinin düşük çıkması en az puanı duygusal tutarsızlık özelliğinden almaları ve meslekle ve çalıştıkları ortamla ilgili düşüncelerinin olumlu olması ile açıklanabileceği düşünülmektedir. Bu araştırmanın bulgularının tükenmişlik tehlikesine karşı bireylerin kişilik özelliklerinin etkisinin önemli olduğunu vurgulamakta, bu bağlamda örgütlerin insan kaynakları planlaması ve personel seçimi yaparken bireylerin kişilik özelliklerine uygun pozisyonlara yerleştirilmesi gerçeğini öne çıkarmaktadır. Bu yönüyle bakıldığında çalışmanın bulgularının uygulamaya oldukça önemli katkıları olduğu söylenebilir.
In 1970?s, a social problem named burnout attained attention because of the difficulties in social areas where relationships among people were highly concentrated. Burnout is an occupational hazard affecting adversely individuals, their employers, people around them, organizations they work for and in the end, all society. However, each individual is affected in different levels by burnout. Individuals working in the same work environment and in the same circumstances do not have the same attitude towards burnout. This situation merely is explained by their personality. Because, some are more tended to burnout then others.When based upon this thought, the subject of this study is to determine the effect of personality characteristics on burnout. In this context the purpose of the study could be described as follows:-Determining individuals? personality characteristics and burnout levels and then studying on the effect of personal characteristics on burnout.-By determining personality characteristics and burnout, enabling to take a precaution against burnout which has a threat risk.While studying on this relationship by literature review, a participation bank is examined as a ?case study?. The reason why a participation bank is chosen as a case study is that burnout is occurred in occupations requiring face to face relationships and banking business is one of them.As a data collection tool, The Big Five Personality Factors? measuring the personality characteristics of Extraversion, Agreeableness, Conscientiousness, Emotional Unstability and Openness to Experience, and Maslach Burnout Inventory measuring Emotional Exhaustion, Depersonalization, Personal Accomplishment, and personal information forms including views about working environment and occupation, are used. While evaluating obtained data, correlation and regression analysis are included in relationships among variables test, and t-test and one-way ANOVA analysis are included in differences between groups test. While evaluating the views about working environment and occupation, participants? frequency distribution and content analysis are benefited.In consequence of this study, it is detected that participants scoring the highest are mostly close to Openness to Experience,and participants scoring the lowest are mostly closer to Emotional Unstability. It is also detected that participants? burnout level is low. In general evaluation on `views about working environment and occupation?, it is deduced that most of the participants? thoughts about this are highly possitive. It could be said that when considered the relationship between burnout and personality, Emotional Unstability increases burnout and other personality characteristics decreases burnout. Among personality characteristics, emotional unstability is relatively the most effective one on burnout. In this study, participants? low level burnout could be explained by their lowest score on emotional unstability and their positive views on their occupation and working environment. This study gives point to that threat of burnout is shapen by personality characteristics and in this context it becomes prominent that organizations should consider personality characteristics while planning human resources and selecting personnels. When considered from this point of view, it could be said that findings of this study has a great contribution to professional practice.