Siyasal sistem içerisindeki ilişkilerin analizine yönelik literatürde farklı kuramlar bulunmaktadır. Bunlardan biri de kurucusu Pareto ve Mosca olan seçkin kuramıdır. Kurama göre; siyasal sistemdeki kararları alan ya da bu kararların alınmasında doğrudan etkisi olan kişiler iktidar seçkini olarak tanımlanmaktadır. İktidar seçkinleri işgal ettikleri statülere göre; siyasal seçkinler, ekonomik seçkinler, devlet seçkinleri, militarist seçkinler, aydınlar, ve medya seçkinleri olarak tasnif edilmektedirler. Bu çalışmada, gelişmekte olan demokrasiler için geçerli olabileceği düşünülen yeni bir tasnif kullanılmıştır. Bu tasnife göre; siyasal sistem içerisinde seçimle iş başına gelen siyasiler türel seçkinler olarak tanımlanmıştır. Bunların dışındaki iktidar seçkinleri ise statü seçkinleri olarak tanımlanmıştır. Bir devlet seçkini olarak kabul edilen yargı seçkinleri de birer statü seçkini olarak kabul edilmiştir. Bu tasniften hareketle çalışmada, Türkiye'deki türel seçkinler ile bir statü seçkini olan yargı seçkinleri arasındaki ilişkiler ve yargı seçkinlerinin genel profili analiz edilmeye çalışılmıştır. Nitel yöntemin kullanıldığı çalışmada farklı görüşlerden ve farklı yargı mercilerinden olmalarına özen gösterilen on altı yargı seçkini ile görüşme yapılmıştır. Görüşmeler sonunda Türkiye'de yargı seçkinlerinin toplumun orta ve alt tabakalarından gelmekle beraber, toplumdan kopuk bir profile sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Bu sonuç başta ortaya konulan hipotez ile de uyumluluk göstermiştir. Bu kopukluğun bir çok nedeni olmakla birlikte, en belirgin olanları; yargı mensuplarının toplumdan izole yaşam biçimleri ve hukuk eğitimine hakim olan pozitivist gelenek olarak tebellür etmiştir. Yine çalışmada yargı seçkinlerinin kendilerini siyasal sistem içerisinde aktif birer aktör olarak gördükleri ve bunu meşru kabul ettikleri gözlenmiştir. Bu sonuca bağlı olarak, cumhuriyet tarihi boyunca yargını siyasete, siyasetin de yargıya müdahale ettiği gerçeği ortaya konulmuştur. Özellikle siyasetin Adalet bakanlığı ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu marifetiyle yargıya yoğun bir şekilde müdahale ettiği dile getirilmiştir. Bu müdahalelerin de yargıda liyakatin yerine kayırmacılığın hakim olmasına neden olduğu dile getirilmiştir. Diğer taraftan, Türkiye'de kuvvetler ayrılığının tam olarak geçerli olmadığı genel olarak kabul edilen bir gerçek olarak ön plana çıkmıştır. Görüşülen kişiler günümüz şartlarında kuvvetler ayrılığından bahsedilemeyeceğini dile getirmişlerdir. Diğer taraftan özgürlüklerin en önemli güvencesi olan kuvvetler ayrılığının önemine vurgu yaparak, bunun bir an önce tesis edilmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Fakat bu noktada kuvvetler ayrılığının siyasetin yargıya müdahalesini ortadan kaldırmak için arzulamakta, yargının siyasete müdahalesini ise gerekli görmektedirler. Anahtar Kelimeler: Seçkin, Türel Seçkin, Statü Seçkini, Yargı Seçkini, Kuvvetler Ayrılığı.
There are various theories in the literature that analyze the relationships in a political system. The elite theory of Pareto and Mosca is one of such theories. According to this theory the people who make decisions in a political system or have a direct impact on decision-making processes are defined as power elites. Power elites are categorized as political elites, economic elites, state elites, militarist elites, media elites and intelligentsia with regards to their statuses in the society. Our study introduces a new classification to be used in developing democracies. This classification defines elected politicians as legitimate elites while the remaining power elites are defined as status quo elites. The judicial elite are regarded as status quo elites as well. Regarding this classification, this study aims to analyze the relationship between legitimate elite and judicial elite in Turkey and the profile of the judicial elite. The study uses qualitative method for the relevant analysis; sixteen judicial elites from different judicial authorities with different views are interviewed. According to our findings, although the judicial elite in Turkey mainly come from lower and middle classes of the society, they are disconnected from society. This result is compatible with the hypothesis of the study. The gap between judicial elite and society chiefly result from the isolated life styles of the judicial members and the positivist tradition that dominates the legal education. Another finding of this study is that judicial elite consider themselves active members of the political system and receive this as a legitimate idea. Consequently, jurisdiction intervened with politics and vice versa throughout the history of the Republic. Interviewees state that politics step in jurisdiction with the hand of Ministry of Justice and High Council of Judges and Prosecutors (HSYK), and such an intervention results in the dominance of nepotism in jurisdiction rather than competency. Another conclusion that is drawn from the interviews is the idea of the system of checks and balances is not properly applied in Turkey has been a prominent fact among the judicial elite. The interviewees reported that checks and balances are out of question under current circumstances. On the other hand, they emphasized the importance of checks and balances as the guardian of freedoms and they stressed it should immediately be strengthened. However, they desire the strengthening of checks and balances in order to eliminate the intervention of the politics but they regard interfering with politics necessary. Keywords: Elite, Legal Elites, Statu Elites, Judical Elites, Separation of Powers