Bu çalışmada, Fransa'da Ulusal Birleşme Partisi (Rassemblement National), Avusturya Özgürlük Partisi (Freiheitliche Partei Österreichs) ve Hollanda'da Özgürlük Partisi (Partij voor de Vrijheid) olmak üzere üç popülist radikal sağ partinin göç, İslam ve yabancı karşıtı söylemsel stratejileri, Eleştirel Söylem Analizi (Critical Discourse Analysis) metoduyla analiz edilmiştir. Tezin teorik çerçevesini oluştururken, bu üç partinin radikalizm, nativizm ve popülizmin kesişim kümesinde yer aldıkları iddia edilmekte ve bu söylemlerde kanıtlanmaktadır. İlgili literatür ve siyasi belgelerin gözden geçirilmesi sonucunda incelenen üç partinin göç, İslam ve yabancı karşıtlığını içeren söylemsel stratejilerinin yoğunlukları farklı olsa da ortaklaştığı analiz edilmiştir. Söz konusu üç parti, söylemsel stratejiler yoluyla özellikle Müslümanları olmak üzere; göçmenleri ve yabancıları sorunların kaynağı ve kendi toplumlarının ötekisi olarak inşa etmiştir. Her üç parti de göçmenler ve Müslümanlar'ı ekonomik bir tehlike olarak sunmakta, yerli nüfusun finansal kaynaklarına ve kültürüne zarar verdiğini iddia etmektedir. Bu söylemin yeniden üretimi üç ülkede de benzer biçimde işlemektedir. İslamofobi, her üç partinin söylemlerinde kilit bir söylemsel strateji haline gelirken, göreceli olarak daha radikal biçimde söylemsel erişimini genişleten Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders ve partisidir.
This study analyses the anti-immigrant, xenophobic and Islamophobic discursive strategies of three populist radical right parties, namely the National Rally (Rassemblement National) in France, the Freedom Party of Austria (Freiheitliche Partei Österreichs) and the Party for Freedom in the Netherlands (Partij voor de Vrijheid) using the method of Critical Discourse Analysis. While forming the theoretical framework of the thesis, it is claimed that these three parties are in the intersection of radicalism, nativism and populism, which is demonstrated in examining the discursive strategies of these parties. As a result of the review of the related literature and political documents, it was analyzed that these three parties use common anti-immigrant, xenobhobic and Islamophobic discursive strategies, albeit with different intensities. These three parties construct immigrants and foreigners, especially Muslims, as the source of problems and "the other" of their own society through discursive strategies. All three parties present immigrants, foreigners and Muslims as an economic threat and argue that they harm the financial resources and culture of the indigenous population. The reproduction of this discourse operates similarly in all three countries. While Islamophobia has become a key discursive strategy in the discourses of all three parties, it is the leader of the Freedom Party Geert Wilders and his party, which has expanded its radical discursive space.