511'de (1118) Halep'te doğan Nûreddin Mahmud Zengî, babası, Musul Atabegi İmâdüddin Zengî'nin 541'de (1146) katledilmesi üzerine Musul Atabegliği'nin Halep şehri ve çevresine hâkim olmuştur. Nûreddin, Urfa'nın Haçlılar tarafından ikinci kez istilasının önüne geçmiş; "Halep Sahibi" olarak, Antakya Haçlı Prinkepsliği ve Trablus Haçlı Kontluğu üzerine akınlar düzenlemiş, Müslümanların Haçlılara karşı mücadelesinin liderliğine yükselmiştir. Onun liderliğiyle, Haçlılara karşı mücadele, Müslümanların birliği sağlanarak Haçlı istilasına son verme stratejisine kavuşmuştur. Bu strateji, aynı zamanda Suriye ve çevresinde Müslüman toplumun yeniden inşası yönünde çok yönlü bir yenilenmeyi de kapsamıştır. 549'da (1154) Dımaşk'ı ele geçiren Nûreddin Mahmud, Tuğteginliler Atabegliği'nin topraklarını emirliğine katarak Şam'ın Suriye kısmının Haçlılara karşı bütünleşmesi yönünde en büyük atılımı yapmıştır. Bu başarısından sonra "Melik (Sultan)" olarak anılan Nûreddin, istila kabiliyetleri Müslümanların bölünmüşlüğünden kaynaklanan Haçlıların Kudüs'ten çıkarılmasını sağlayacak sürecin siyasî, askerî ve sosyal temellerini atmıştır. Nûreddin, 558'de (1163), Esedüddin Şîrkûh komutasındaki bir birliği Mısır'a göndererek bu ülkenin siyasetinde söz sahibi olmaya başlamıştır. Mısır'la ilgili süreç Şîrkûh'un komutasında işlerken Nûreddin, kardeşi Musul Atabegi Kutbüddin Mevdûd'un ölümü üzerine 566'da (1170), Musul Atabegliği'ni kesin olarak merkezî idaresine katmıştır. Süreklilik arz eden bir siyasetle Mısır'a hâkim olan Nûreddin, 567'de (1171) Mısır'daki nâibi Selâhaddîn-i Eyyûbî üzerinden Fâtımî Hilafeti'ne son vermiş, İslam dünyasını yeniden tek halifelik çatısı altında toplamıştır. Nûreddin, Mısır'ın zaptı ve sonrasında elde ettikleriyle "büyük sultan" konumuna çıkmış, devrinin İslam dünyasının en önemli hükümdarı olmuştur. Nûreddin, yaklaşık 28 yıllık iktidarının ardından 569'da (1174) Dımaşk'ta öldüğünde İran sınırından Libya'nın batısına uzanan ve sadece Haçlılarca bölünen büyük bir coğrafyaya hükmediyordu. Yemen ve Sudan'ın bir bölümü, onun hâkimiyeti altındaydı; Mekke ve Medine'de de adına hutbe okutuluyordu. Nûreddin, ülkesini hukukta ve malî düzenlemelerde bütünlük, devlet-toplum ilişkisinde adalet, toplumun yönlendirilmesinde eğitimden yararlanma esasları üzerinde yönetmiş, Suriye ve çevresinde gerçekleştirdiği çok yönlü kurumsallaşmayla devrinden sonrasını da etkileyen bir yenilenme gerçekleştirmiştir. Kaynak tarama yöntemiyle hazırlanan çalışmamızda Nûreddin'in siyasî ve askerî faaliyetlerine odaklanılmış, sosyo-kültürel alandaki faaliyetleri de işlenmiştir.
Born in Aleppo in 511/1118, Nur ad-Din Mahmoud Zangi dominated Aleppo and surrounding which was connected to Mosul Atabeg after the death of his father and the Atabeg of Mosul, Imad Ad-Din Zangi in 541/1146. Nur Ad-Din Mahmoud prevented the second seize of Edessa by the Crusaders and made raids on Antakya Crusade Princedom and Tripoli Crusade County as "The owner of Aleppo", and then became the leader of the Muslim community against the crusaders. The fight against crusaders reached to a strategy of ending crusader invasions by enabling the unity of Muslims during his leadership. This strategy involved a multidirectional renewal of Muslim community in Syria and surrounding territory as well. He conquered Damascus in 549/1154, and he made a greatest leap towards the unity of Muslim Syria community by annexing Atabegdom of Tughtiginis to his emirate. By being nominated as "The King (Sultan)" after this success, Nur ad-Din Mahmoud laid the political, military and social foundations of the process which would then enable the removal of the crusaders from al-Quds, the seizing capability of whom stemmed from the division of Muslims in that time. By sending a team under the command of Asad al-Din Shirkuh to Egypt, he became efficient in the politics of this country. As the process relating to Egypt was continuing after the death of his brother, he annexed Mosul Atabegdom totally to his central administration in 566/1170. Nur ad-Din Mahmoud managed to dominate Egypt by a constant policy, he ended the Fatimid Caliphate in 567/1171 by the hands of his representator in Egypt, Saladin, and brought Muslim World together under the command of one caliphate. By capturing Egypt and other earnings afterwards, Nur ad-Din Mahmoud became "The Great Sultan" and the most important muslim ruler of his era as well. When he died in 569/1174 after his approximately 28 year sovereign, he was ruling a great land divided only by Crusaders, extending from Iran to the West of Libya. Yemen and a part of Sudan was under his rule and in Makkah and Madina hutba was being read by his name. Nur ad-Din Mahmoud was ruling his country on the principles of the unity in regulation of law and economics, justice in the relations of the government and society, and guidance of the society by education and by constructing an instutionalization in Syria and its surrounding had realized a renewal that effected afterward eras. In our study that have been prepared by resource scanning method, we focused on the politic and military acts of Nur ad-Din Mahmoud, and his acts in socio-cultural area also have been processed.