Felsefe tarihinde dönemlerinin bilimsel sayılan yaklaşımlarının yine felsefi alana taşınmaya çalışılması sık karşılaşılan bir durumdur. David Hume ( 1711-1776 ) gerek kendi çağı gerekse de sonraki dönemlere etkisi bakımından 18.yy.'ın en önemli düşünürü sayılabilir. Bu etkinin nedenleri çeşitli açılardan yorumlanabilse de bize göre en önemlisi halen tartışılagelmekte olan modern bilimsel paradigmayı genel olarak felsefeye, özel olarak da ahlâki konulara uygulama çabasıdır. Söz konusu çabanın da en önemli parçasını da şüphesiz nedensellik ile ilgili değerlendirmeleri oluşturmaktadır. Bununla birlikte nedensellik ile ilgili çalışmalar genellikle klasik manada doğa bilimleri ya da doğa felsefesi ile konularla sınırlı tutulmuştur. Hume'un insan doğası hakkındaki natüralist eğilimleri yani insanı ve insani yetileri doğal işleyişin bir parçası olarak görmesi sonucu, onun felsefesinde bu iki yönün döneminin bilimsel yaklaşımıyla birarada ele alınması bir takım bazı yeni değerlendirmelerin de önünü açmıştır. İnsan ve doğanın, doğa-insan, ruh-beden, akıl-duyum gibi ikiliklerin ötesinde kavranmaya çalışılmasında Hume'un etkisi tartışılmazdır. Ancak bu etki genelde olumsuz manada ele alınmıştır. Nedensellik eleştirisinin sonuçları tahrip edici ve olumsuz olarak kabul edilir. Halbu ki biz Hume'un nedensellik eleştirisinin amacının yıkıcı olmaktan çok, sağaltıcı niyetlerle yapıldığını düşünmekteyiz. Zira Hume'un yapmaya çalıştığı, bu ilkeyi topyekûn reddetmek değil yanlış yorumunun elenmesini sağlamaktır. Nedenselliğin kritiği ancak bu noktadan sonra insan doğasının doğru anlaşılması yönünde bir adıma imkân verecektir. Zira Hume'a göre bütün insani etkinlik bu ilkenin işlemesi sonucu ortaya çıkmaktadır.
In the history of philosophy, it is a frequent situation to try to move epochal scientific approaches into the philosophical field. David Hume (1711-1776) is considered to be the most important thinker of the 18th century in terms of influence both in his own time and in later periods. Although the reasons for this effect can be interpreted from various angles, in our opinion, the most important is his effort to apply the modern scientific paradigm, which is still being discussed, to philosophy in general, and to moral subjects in particular. Of course, the most important part of his effort is undoubtedly the assessment of causality. Nevertheless, in the classical manuscript, studies on causality are usually confined to subjects related to natural sciences or philosophy of nature. As a result of the fact that Hume's naturalistic tendencies about human nature, that is he sees human and human skills as a part of the natural process, and handling these two considerations in his philosophy with epochal scientific approach - considering human nature in the context of causality and considering the whole human being as a part of the nature- have brought about some new evaluations. Hume's influence is indisputable in trying to grasp human and nature beyond the dualities of nature-human, soul-body and mind-sense. However, this effect is generally taken as negative. The consequences of criticism of causality are considered destructive and negative. We, however, are thinking that Hume's purpose for the criticism of causality is made with healing intentions rather than destructive. In as much as what Hume tries to do is not to reject this principle altogether but to eliminate the false interpretation. Only after this point will the critique of causality allow an order for a correct understanding of human nature. According to Hume, all human activity occurs as a result of this principle's operation.