Dünyanın en aktif deprem kuşakları üzerinde bulunan ülkemizde depremlerin zararlarını en aza indirebilmek amacıyla yapılması gereken çalışmalardan biri de şehirleşmiş alanlarda altyapılar için deprem risk analizlerinin yapılmasıdır. Ülkemizdeki yerel koşulları, yerel mimari düzenlemeleri ve yaygın olarak kullanılan taşıyıcı yapı sistemlerini dikkate alan deprem risk analizlerinin yapılması ve yaygınlaştırılmasına gereksinim vardır. Gömülü boru hatlarının güvenliği özellikle deprem riski olan bölgelerde çok önemlidir. Gömülü borular şehrin can damarlarıdır ve bir deprem anında mutlaka sağlam kalmalı ve tasarım standartlarını karşılamalıdır. Son depremler, örneğin 1994 Northridge, Kaliforniya, Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D.), 1995 Kobe, Japonya ve 1999 Kocaeli, Türkiye depremleri altyapı (can damarı) sistemlerine geniş ölçüde zarar verdiler. Bu sistemlerdeki yaygın aksama, zararların coğrafik değişkenliğini ve zararla geçici ve kalıcı yer deformasyonları arasındaki ilişkilerin değerlendirilmesine imkân verdi. Boru hatları çok geniş alana yayılan, sismik tehlikelerle karşı karşıya kalan ve zemin koşullarından en çok etkilenen en önemli can damarlarıdır. Ülkemizde çoğu boru hatları sismik hareketlerin yüksek olduğu alanlardan geçmektedir. Bu çalışmada gömülü boru hatlarının sismik performanslarının değerlendirmesi için, nümerik modelleme yapılarak, sıvılaşma ve oturma parametrelerine bağlı hasarlar incelenmiştir. Bu tez çalışmasında, gömülü boru hatlarında hasarı etkileyen değişkenler olarak; zeminin sıvılaşma eğilimi, maksimum yer ivmesi ve zemin deformasyonları araştırılmıştır. Bu çalışma ile kamu hizmeti yapan kuruluşların var olan gömülü boru hatlarını yeniden değerlendirmesi ve yenilenmesi (eğer gerekiyorsa) çalışmalarında faydalı olacağı düşünülmektedir. SUMMARY
Turkey is located one of the very active fault zone in the world. Due to the fact that in Turkey, risk evaluation projects are required to be prepared for urban areas in order to minimize the earthquake affects. The number of evaluation projects that we have in our country is very limited. There is a great need for such projects by considering the current local area properties, local architectural plans and structural systems. Construction of buried pipelines especially earthquake prone areas require very special considerations. Buried pipelines serving as utilities or lifelines in a city must be stable during an earthquake and must comply with the design codes in use. Recent earthquakes such as at 1994 Northridge, USA, 1995 Kobe, Japan and 17 August 1999 Kocaeli, Turkey earthquakes resulted in extensive damage to lifelines systems. The widespread distribution provided a unique opportunity to determine the geographic variability of the damage and the relationship between damage, transient motion and permanent ground deformation. Buried pipelines are constructed wide areas due to their service utilities, and therefore they are affected by earthquake shaking and local site conditions. In Turkey, most pipelines pass through earthquake prone areas. Hence, buried pipelines safety must be considered in terms of dynamic loads such as earthquake. In this study, buried pipelines safety were investigated considering as soil liquefaction, peak ground acceleration and soil deformations. This research gives opportunity for local and governmental organizations to consider reevaluation of safety measures if it is necessary