2010 yılının sonlarına doğru Tunus'ta bir seyyar satıcının kendisini yakması ile başlayan, daha sonra sırasıyla Mısır, Suriye, Bahreyn ve Yemen'e sıçrayan halk ayaklanmalarında, Suriye önemli bir yer teşkil etmektedir. Zira 2011 yılının Mart ayında başlayan Esad rejimi karşıtı protestolar, kısa zaman içerisinde muhalifler ile rejim arasında, daha sonra ise terör örgütleri, bölgesel ve küresel aktörlerin de dâhil olduğu doğrudan ve vekâleten yürütülen bir savaşa dönüşmüştür. Suriye'de 8'inci yılına giren iç savaşta, Avrupa Birliği (AB), ABD ve Türkiye gibi ülkeler Esad rejimi karşıtı muhaliflerin tarafında yer almışken, Rusya, İran ve Hizbullah Suriye rejimini desteklemiştir. Suriye'nin 20'inci yüzyılın ikinci yarısı itibari ile birçok kez karşı karşıya geldiği İsrail ise sekizinci yılına giren iç savaşta yerel, bölgesel ve küresel aktörlerin politikalarına etkisi ile iç savaşta birçok farklı politika belirleme yoluna gitmiştir. İsrail, Suriye iç savaşında politikasını, İran, Suriye ve Lübnan olarak tanımladığı "şer üçgeni"nin güçlenmemesi, İran'dan Hizbullah'a gelişmiş füzelerin naklinin engellenmesi, İran ve Hizbullah milislerinin Suriye'de sınırına yakın bölgelerde kalıcı üsler kurmaması ve Rus modern silahlarının Hizbullah ve İran militanlarının eline geçmemesi üzerine bina etmiştir. İsrail politika elitlerinin bir kısmı "tanınan düşman" olarak nitelendirdikleri Esad rejiminin varlığını sürdürmesi yönünde politika izlemişlerdir. Ancak daha önce girdikleri bütün savaşlarda mağlup ettikleri Esad rejiminin zayıflığının İran tarafından, İsrail sınırlarında mevzilenmesine de neden olmamasını arzulamışlardır. Bu tez, Suriye-İsrail ilişkilerinin ana kaynağı olan Filistin sorunundan başlayarak, ABD Başkanı Donald Trump'ın Golan Tepelerini İsrail toprağı olarak tanımasına kadar geçen süreyi ele alarak İsrail'in Suriye'de izlediği politikayı belirlemeye çalışmıştır.
Towards the end of 2010, in the scope of the popular uprisings that began with a peddler burned himself in Tunisia, then that spread to Egypt, Syria, Bahrain and Yemen respectively, Syria holds a significant place. The protests against the Assad regime, which began in March 2011, were transformed into a war between the opposition and the regime which is implemented directly and by proxy. The war has also been a scene in which terrorist organizations, regional and global actors has found a place. In the civil war which enters to eighth year, actors such as European Union (EU), United States of America (USA) and Turkey have taken a stand with opposition against the regime, while Russia, Iran and Hezbollah have supported the regime. Israel that Syria has encountered many times in the second half of the 20th century, has implemented a multiple policy with the involvement of local, regional and global actors to its policy during the war. In Syrian Civil War, Israel has constructed her policy upon preventing the strengthening of Iran, Syria and Lebanon which she defines as "axis of evil", averting the transfer of advanced missiles from Iran to Hezbollah, deferring the founding of permanent bases by the militias of Iran and Hezbollah near the border of Israel and Syria, and finally hindering the transfer of Russian modern weapons to Hezbollah and Iranian militants. Some of the Israeli policy elites have followed the policy of maintaining the Assad regime, which has been described as the "recognized enemy". They have wished that the weakness of the Syrian regime, which they had defeated in all of the wars, did not allow Iran to be deployed on the borders of Israel. This thesis evaluates the process that starts from Palestinian issue, which is the main source of the Syrian-Israeli relations, to United States President Donald Trump's recognition of Golan Heights as the land of Israel, and tries to determine the policy that has been implemented by Israel in Syria.