Arap İsyanları olarak adlandırılan sürecin bir parçası olarak ortaya çıkan Suriye İç Savaşı yaşanan süreç ve hala devam eden sonuçları itibariyle son yılların en büyük uluslararası krizlerinden biri halini almıştır. Bir ülkenin iç savaş ortamında dağılmasından da öte Suriye, oluşan yerel grupların, devlet dışı silahlı aktörlerin ve bölgesel ve küresel devletlerin de dahil olmasıyla içinden çıkılamaz bir hale gelmiştir. Yedi yılı aşkın süredir devam eden iç savaş, oluşturduğu tüm insani krizler bir kenara bırakılsa bile, bölgesel ve küresel siyaseti derinden etkileyen bir vaka olarak durmaktadır. Müdahil olan aktörlerin sayısı ve çelişen çıkarları göz önüne alındığında zor bir denklem haline gelen krizi anlamak, krizin geleceği adına da bizlere önemli ipuçları sağlayacaktır. Bu amaçla, krizin en önemli aktörlerinden olan Rusya'nın Suriye iç savaşı özelinde politikalarını çözümlemek ve spesifik olarak askeri stratejisini ortaya koymak bu çalışmanın ana konusunu teşkil etmektedir. Bunu yaparken de özellikle Ukrayna krizi sonrası yükselen bir tartışma olarak hibrit savaş konsepti ve bu konseptin Rusya'ya uyarlanışı olan Gerasimov Doktrini'nden yararlanılacaktır. Bu çerçevede üç bölümden oluşan tezin ilk bölümünde hibrit savaş konsepti incelenmiştir. İlk olarak hibrit savaşın oluşumu, savaş çalışmaları içerisinde bir düzleme oturtulmaya çalışılmış ve William S. Lind'in savaşın jenerasyonları yaklaşımının doğal bir devamı olarak literatüre yerleştirilmeye odaklanılmıştır. İkinci bölümde Sovyetler Birliği sonrası Rus ordu modernizasyonu, yaşanılan askeri çatışmalar üzerinden anlatılmış ve Gerasimov Doktrini'nin ortaya çıktığı şartlar anlatılmıştır. Üçüncü bölümde ise Rusya'nın Suriye iç savaşına müdahil olması, fırsatlar tehditler dengesi ile kazanımlar ve maliyetler anlatılmıştır. Ayrıca krize müdahil olmanın Rusya'nın bölgesel müttefiklerle ilişkilerine etkisi incelenmiştir. Son olarak Rusya'nın Suriye'deki askeri stratejisi incelenerek hibrit savaş konseptinin stratejide ne derece etkili olduğu açıklanmaya çalışılmıştır.
The Syrian Civil war that was arisen as a part of the process called Arab Uprisings, has become one of the most significant international crises in recent years with the experiences and its results. Even further collapsing of a state in the civil war atmosphere, Syria has become quite complicated place by existing local groups, non-governmental armed groups and both regional and global actors in the area. The ongoing civil war over seven years seems as a case that influence regional and global politics deeply even leaving aside humanitarian crisis created by civil war. To understand this crisis that has come in possession of irresolvable equation will provide significant clues in terms of foreseeing the future of the Civil War. For this purpose, to analyze Russia's foreign policy on Syrian Civil War as one of the most important actors in concerning crisis and, in particular, to describe its military strategy constitute the main subject of this study. In doing so, the concept of the Hybrid Warfare as a contested subject especially after the Ukraine Crisis and Gerasimov Doctrine that is the adaptation of this concept to Russia will be used as a projection to the Syrian Crisis. Within this framework, the Concept of the Hybrid Warfare was examined in the first part of the study. Firstly, the evaluation of the Hybrid Warfare was tried to place among war studies and focused on placing as a follow-up of the William S. Lind's war generations approach in the literature. In the second part, modernization of the Russian army was explained with regard to faced conflicts and the conditions behind the emerging of the Gerasimov Doctrine were revealed. In the third part, involvement of the Russia to the Civil War, balanced of threats, gains and costs were presented. Moreover, the effect of the involvement of the Russia to relations between Russia and his regional allies was examined. Finally, it was tried to explain to what extend concept of Hybrid Warfare is effective by examining the Russian military strategy on Syria.