Bu çalışmada, ölmek üzere olan hastalara hizmet veren hemşirelerin, iş yaşam kalitelerinde empatinin aracı rolünü açıklamak amaçlanmıştır. Alan çalışmasına dayalı kesitsel türde planlanan çalışmanın evreni, Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Yenikent Devlet Hastanesi'nin yoğun bakım ünitelerinde görev yapan 251 hemşire oluşturmaktadır. Araştırmada herhangi bir örneklem belirlemeksizin tüm hemşirelere ulaşılması hedeflenmiş olup; toplamda 236 hemşireye ulaşılmıştır. Verilere ulaşmada üç ölçek (Frommelt Ölmekte Olan Bireye Bakım Vermeye İlişkin Tutum Ölçeği (FATCOD), İş Yaşam Kalitesi Ölçeği ve Toronto Empati Ölçeği) ve katılımcıların sosyo demografik özelliklerinden oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemlerin yanı sıra, korelasyon analizi, Process macro regresyon analizi, bağımsız örneklerde t testi ve Tek Yönlü Varyans analizi kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, hemşirelerin ölmekte olan bireye bakım vermeye ilişkin tutumlarının düşük düzeyde (2,51±0,314) olduğu, iş yaşam kalitesi algılarının düşük düzeyde (2,79±0,608) olduğu ve empati seviyelerinin de düşük (2,42±0,475) olduğu bulunmuştur. FATCOD, İş Yaşam Kalitesi ve Empati arasındaki ilişkilere bakıldığında ise FATCOD ile iş yaşam kalitesi arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken, Empati ile pozitif yönlü anlamlı bir ilişkisi olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. İş yaşam kalitesi algısı ile empati arasında ise negatif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Yani katılımcıların empati seviyeleri arttıkça iş yaşam kalitesi algılarında bir düşüş meydana gelmektedir. Ayrıca FATCOD'un iş yaşam kalitesine bir etkisi olmadığı ve bu ilişkide empatinin herhangi bir aracı rolü olmadığı da çalışma sonucunda elde edilen bir diğer sonuçtur. Çalışmada yapılan fark analizleri neticesinde sadece eğitim durumunun katılımcıların iş yaşam kalitesi algısında anlamlı farklılık oluşturduğu bulunmuş olup diğer sosyodemografik değişkenler FATCOD'da, iş yaşam kalitesi algısında ve empatide istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık oluşturmamaktadır. Çalışmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda; yoğun bakım ünitelerinde görev yapan hemşirelerin, empati kurabilmelerine ve yeteneklerini geliştirebilmelerine yönelik hizmet içi eğitimlerin, seminerlerin ve kongrelerin oluşturulması ve katılımlarının desteklenmesi, servis içi eğitimlerinde "Ölmek üzere olan hastalara sunulan bakım uygulamaları, bakım ekibi görev ve sorumlulukları, ölmek üzere olan hastaya bütüncül yaklaşımlar ve önemi" konularında eğitimlerin sürekliliği sağlanması ve güncel olarak düzenlenmesi önerilmektedir. Ayrıca iş yaşam kaliteleri ile stres düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulgusundan yola çıkarak çalışma yaşamındaki stres faktörlerinin tespit edilip ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılması da önerilerden biridir.
In this study it was aimed to express the intermediary role of the empathy in the effect of the attitudes of the nurses who serve to moribund patients to work-life quality. The target population of the study planned as cross sectionally based upon the field survey is composed of 251 nurses who work in the intensive care units of Training and Research Hospital of Sakarya University and Yenikent State Hospital. It was aimed to reach to all nurses without specifying a sample and 236 nurses were reached to in total. Three scales (Frommelt attitude scale with respect to serving to moribund individuals (FATCOD), the scale of work-life quality and the scale of Toronto Empathy) and a questionnaire form consisting of socio-demographic features of the participants were used in achieving the data. For the analysis of the data, correlation analysis, process macro regression analysis, t test in independent samples, one-way analysis of variance as well as the descriptive statistics methods were used. According to the results of study, the attitudes of the nurses with respect to serving to moribund patients (2.51±0.314), the perception of work-life quality (2,79±0,608) and the level of the empathy (2.42±0.475) were found to be in a low rating. When the relation among FATCOD, work-life quality and the empathy were examined, it was figured out that while a significant relationship between FATCOD and work-life quality was not found, there was a positively meaningful relationship between FATCOD and empathy. There is a negatively meaningful relationship between the perception of work-life quality and empathy. In other words, as long as the empathy levels of the participants increase, the perceptions of the work-life quality decrease. Additionally, one another result is that there is no effect of FATCOD to work-life quality and empathy has no intermediary role in this relationship. As a result of the gap analysis, it was found that only educational background created a meaningful difference in participants' work-life perceptions and the other socio-demographic variants did not create statistically meaningful difference in FATCOD, the perception of work-life quality and empathy. In accordance with the results obtained from the study, the conduction of in-service trainings, seminars, congresses regarding the development of empathy skills of the nurses in intensive care units, the support of the participations, the perpetual and updated organization of the on the job trainings related to the topics "Care services applied to moribund patients, the duties and responsibilities of the patient care team, the holistic approach to moribund patients and its importance" are recommended. Additionally based upon the finding of meaningful relationship between work-life quality and stress levels, the organizations of the studies related to identifying and removing the stress factors in work life are among the recommendations.