Günümüzde, sağlık bakım hizmeti kaynaklı tıbbi hatalar ve istenmeyen olaylar ile bunlardan kaynaklanan hasta zararının önlenmesine yönelik çalışmalar, özellikle gelişmiş ülkelerden başlayarak tüm dünya ölçeğinde giderek artan bir ilgi görmektedir. Aynı zamanda bu çalışmalarda ele alınan ve bir disiplin olarak nitelenebilecek "hasta güvenliği" kavramı ile bu kavrama ilişkin pratiklerin sağlık bakım hizmeti veren organizasyonlarda yerleştirilmesine yönelik bir takım stratejilerin de hayata geçirildiği görülmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde söz konusu olan sağlık harcamalarındaki önlenemeyen artış, diğer yandan bu artışın hasta sonuçlarına yeterince yansımaması gibi nedenler, sağlık bakım hizmetlerinde bir paradigma dönüşümünü tetiklemektedir. Bu dönüşüm, sağlık bakım hizmetlerinin kalitesiyle ilgili tartışmanın odak noktasının hizmeti sağlayan sağlık bakım kuruluşlarından, hizmeti satın alan kamu veya ticari sağlık sigortası kuruluşlarına kayması yönünde yaşanmaktadır. Hasta güvenliği araştırmalarının da bu paradigma dönüşümünden etkilendiği gözlemlenmekte; sağlık hizmetini satın alan sigorta organizasyonlarının mevcut potansiyellerini, hizmet sağlayıcıların güvenli bir sağlık hizmeti sunmaya teşvik edilmesi ve bu yoldaki engellerin kaldırılması yönünde geliştirmeleri amacıyla bir takım adımlar atılmaktadır. Bu nedenle, özellikle geri ödeme mekanizmaları açısından atılan bu adımların incelenerek, ülkemize özgü, hasta güvenliğini önceleyen ve finansal sürdürülebilirliği sağlamada yardımcı olabilecek bir sistem önerisi ortaya koymak, bu tez çalışmasının temel amacını oluşturmaktadır. Bu doğrultuda bu tez çalışmasının ilk bölümünde hasta güvenliği konusunun küresel ve yerel açıdan ele alındığı yaklaşımlar incelenmiştir. İkinci bölümde ise, sağlık bakım hizmet sunucularına yapılan geri ödeme mekanizmaları, bir model önermek üzere kalite ve hasta güvenliği penceresinden tartışılmıştır. Üçüncü bölümde de hem geri ödeme pratikleri açısından uygun bir yaklaşım olan hem de değer bazlı satın alma anlayışı kapsamında hasta güvenliğini dikkate alan "Hastane Kaynaklı Durumlar" yaklaşımı, araştırma metodolojisi açısından ele alınmıştır. Söz konusu yaklaşım kapsamında "14 hastane kaynaklı durum" temel alınarak bir araştırma deseni geliştirilmiş ve bir eğitim araştırma hastanesinde uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde Kruskal-Wallis H, Mann-Whitney U ve Ki-kare testleri kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre Hastane Kaynaklı Durum (HKD) gelişen ve gelişmeyen hasta grupları arasında Kateter İlişkili Üriner Sistem Enfeksiyonu ve Vasküler Kateter İlişkili Kan Dolaşımı Enfeksiyonu HKD kategorileri için hem yatış gün sayısı, hem maliyet hem de mortalite değişkenleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmiştir. Diğer yandan Kardiyak İmplante Edilebilir Elektronik Cihaz İşlemi Sonrası Cerrahi Alan Enfeksiyonu kategorisi için yatış gün sayısı ve maliyet, Koroner Arter Bypass Grefti Sonrası Cerrahi Alan Enfeksiyonu ve Bazı Ortopedik İşlemler Sonrası Cerrahi Alan Enfeksiyonu HKD grupları için ise yalnızca yatış sayısı değişkeni açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmiştir. Araştırmanın son bölümünde, analiz sonucu elde edilen bulgular ve araştırma sonucu elde edilen bilgilerin ışığında hasta güvenliği ve finansal sürdürülebilirliğin temel alındığı bir geri ödeme sistem önerisi yapılmaktadır.
At the present time, studies aimed at preventing medical errors and adverse events and patient injuries resulting from these are increasingly drawing interest. In the meantime, it is observed that a number of strategies have been put in the place aimed at establishing practices in healthcare organizations about the notion of "patient safety" which can be described as a discipline and embraced by the studies mentioned above. Some reasons come along with especially developed countries such as unpreventable increase in healthcare expenditures, on the other hand not this increase to reflect on the patient outcomes are triggering a paradigm shift in healthcare. This shift is being realized in the direction of the focal point of discussion about the quality of healthcare, changing from healthcare organizations to the public or private health insurance organizations purchasing healthcare services. Patient safety studies are also observed to be influenced from this paradigm shift. A set of steps have been taken towards improving the existed potentials of insurance organizations in direction of incentivizing providers to deliver safe healthcare and removing barriers in achieving this. Thus the main objective of the present thesis is to present a proposal of a system which is peculiar to our country, prioritizing patient safety and can be helpful in achieving financial sustainability, by means of examining the steps taken especially in terms of reimbursement mechanisms. Accordingly, approaches of dealing with the notion of patient safety globally and locally examined in the first chapter of the present thesis. As for second chapter, reimbursement mechanisms used to make payments to the providers are discussed in the aspect of quality and patient safety for the purpose of to propose a model. In following third chapter, "Hospital Acquired Conditions" approach, which is both a comprehensible approach with regard to reimbursement practices and considers patient safety within the scope of value based purchasing, was addressed in the sense of research methodology. A research design was developed based on 14 hospital acquired conditions within cited approach and conducted in a research hospital. Kruskal-Wallis H, Mann-Whitney U and Chi-square tests were employed in the analysis of data gathered via the research process. According to the findings, there is statistically significant difference between patients with and without an HAC for HAC Categories of Catheter-Associated Urinary Tract Infection and Vascular Catheter-Associated Bloodstream Infection in terms of all three variables which is length of stay, cost and mortality. On the other hand, there is statistically significant difference for Surgical Site Infection Following Cardiac Implantable Electronic Device HAC category in terms of both length of stay and cost, and for Surgical Site Infection Following Coronary Artery Bypass Graft and Surgical Site Infection Following Certain Orthopedic Procedures HAC categories in terms of only length of stay. All in all, a proposal of a system based on patient safety and financial sustainability was presented in the light of findings obtained from analysis and the knowledge obtained from literature research in the last chapter of the present study.