Kansere bağlı ölümler arasında kadınlarda ilk sırada meme kanseri dördüncü sırada ise rahim kanseri yer almaktadır. Dünya genelinde ise meme kanseri ikinci sırada rahim kanseri ise yedinci sırada kanser ölümlülüğünün nedenleri arasındaki önemlerini korumaktadır. Pek çok ülkede önemli bir halk sağlığı müdahalesi olarak bu kanser türlerine bağlı mortalite ve morbiditeyi azaltmak için kanser tarama programları yürütülmektedir. Ancak tarama programlarının etkinliği büyük oranda kadınların tarama yaptırma motivasyonlarına bağlıdır. Bu bağlamda meme ve rahim kanseri tarama hizmetlerine erişim son yıllarda araştırmacıların üzerinde durduğu önemli konulardan biri haline gelmiştir. Bu nitel tez çalışmasının amacı, kadınların meme ve rahim kanseri tarama hizmetlerine erişim hakkındaki görüşlerinden yola çıkarak erişimi zorlaştırıcı veya kolaylaştırıcı durumları keşfetmektir. Çalışma temel nitel araştırma desenine göre yürütülmüştür. Bu kapsamda Trabzon iline bağlı bir aile sağlığı merkezi ve bir Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezine başvuran 19 kadınla bireysel ve altı kadınla odak görüşmesi gerçekleştirilmiştir. Görüşme için kavramsal çerçeve ve literatürden yararlanılarak oluşturulan yarı-yapılandırılmış görüşme formundan yararlanılmıştır. Görüşmeler katılımcının onayı alındıktan sonra ses kayıt cihazı ile kaydedilerek kelimesi kelimesine yazıya dökülmüştür. Elde edilen metinler her görüşmenin ardından deşifre edilerek araştırma soruları geliştirilmiştir. Görüşmeler araştırmacı tarafından yeni cevaplar gelmediği anlaşılana kadar devam etmiştir. Metinlerin analizinde NVivo 12 nitel analiz programı kullanılmıştır. Elde edilen metinlere, NVivo 12 nitel analiz yazılımı kullanılarak temaları, kategorileri ve kodları belirlemek için içerik analizi uygulanmıştır. Çalışma kapsamında elde edilen model altı tema ve 24 kategori altında toplanmıştır. Temalar kodlama sıklıklarına göre kadınların meme ve rahim kanseri tarama hizmetlerine erişimlerini zorlaştıran veya kolaylaştıran durumlar hakkındaki görüşlerini içeren "bireysel özellikler", "hizmet sunum sistemi", "psikolojik özellikler", "çevresel ve sosyokültürel yapı", "coğrafi özellikler" ve "sağlık politikasından" oluşmaktadır. Bireysel özellikler teması kapsamında genel olarak kadınlar kendilerinde risk görmemeleri nedeniyle tarama yaptırmaya gerek duymadıklarını belirtmiştir. Hizmet sunum sistemi teması kapsamında kadınlar en çok bekleme süreleri ve hizmet sunucunun tutum ve davranışları gibi konuların genel olarak taramaya erişimi zorlaştırıcı yönleri hakkında görüş bildirmiştir. Psikolojik özellikler teması kapsamında kadınların çoğu tarama öncesi, tarama süreci ve tarama sonrası korku ve kaygılarını dile getirmiştir. Çevresel ve sosyokültürel yapı teması kapsamında kadınlar genel olarak hizmet sunucu cinsiyetinin, coğrafi özellikler teması kapsamında mesafe ve ulaşımın ve sağlık politikası teması kapsamında ise finansman ve sağlık eğitiminin taramaya erişimi zorlaştırıcı ve kolaylaştırıcı yönleri hakkındaki görüşlerini ifade etmiştir. Sonuç olarak elde edilen bulgular literatürde yer alan araştırmalarla benzerlik ve farklılıklar göstermiştir. Bu çalışmaya özgü ortaya çıkan önemli bulgulardan bazıları kadınların kanser ve tarama hizmetleri hakkındaki doğru bildikleri yanlışlar, olumsuz doğum deneyimleri nedeniyle ortaya çıkan jinekolojik masa korkusu ve özellikle kırsal kesimde yaşayan kadınlar için yaz mevsiminde mevsimsel göçün başlaması ve tarımsal faaliyetlerin artması nedeniyle taramaya erişimde güçlük yaşamasıdır. Bu nedenle araştırmacıların bu konuda farklı bağlamlarda çalışmalar yapması, politika yapıcıların finansman, eğitim, iş gücü, tedarik ve personel eğitimlerine yönelik konularda iyileştirme yapması ve uygulayıcıların hasta merkezli hizmet sunumuna özen göstermesi önerilmektedir.
Breast cancer is the leading cause of cancer-related fatalities in women, followed by cervical cancer. Breast cancer is the second leading cause of cancer-related deaths globally, and cervical cancer is the seventh. As a crucial public health measure, several nations have cancer screening programs to lower the mortality and morbidity linked to certain cancer forms. The keen interest of women to have screening, however, has a significant impact on the success of screening programs. In this setting, researchers' attention has recently turned to access to breast and cervical cancer screening programs as one of the key challenges. This qualitative thesis seeks to examine how women perceive the barriers to and facilitators of access to services for breast and cervical cancer screening. The study was conducted using a basic qualitative research design. Individual interviews were conducted with 19 women attending a primary healthcare center and six women attending a Cancer Early Detection, Screening, and Education Center in Trabzon province. A semi-structured interview form was developed based on the conceptual framework and literature and used for the interviews. After obtaining the participant's consent, the interviews were recorded using an audio recording device and transcribed verbatim. The obtained texts were analyzed using NVivo 12 qualitative analysis software, applying content analysis to identify themes, categories, and codes. Within the scope of the study, the resulting model was categorized into six themes and 24 subcategories. The themes included "individual characteristics," "service delivery system," "psychological characteristics," "environmental and sociocultural factors," "geographical characteristics," and "health policy," representing women's perspectives on factors that either hinder or facilitate their access to breast and uterine cancer screening services. Under the theme of individual characteristics, women generally expressed not feeling the need for screening due to the absence of perceived risks. Within the service delivery system theme, women shared their views on factors such as waiting times and behaviors of healthcare providers which generally hindered their access to screening. Under the theme of psychological characteristics, most women expressed their fears and anxieties before, during, and after the screening process. Regarding environmental and sociocultural factors, women commonly mentioned the gender of service providers; geographic characteristics encompassed the aspects of distance and transportation, while health policy referred to issues of funding and health education hindering and facilitating access to screening services. In conclusion, the findings of this study demonstrated similarities and differences compared to existing research in the literature. Some of the significant findings specific to this study included women's misconceptions about cancer and screening services, gynecological table fear arising from negative childbirth experiences, and the difficulty in accessing screening services for women, especially in rural areas, due to seasonal migration during the summer and increased agricultural activities. Therefore, it is recommended that researchers conduct further studies in different contexts, and policymakers make improvements concerning funding, education, workforce, supply, and personnel training.