Değirmenler, sanayileşme öncesi dönemde en önemli işletmeler arasındaydı. Yüzyıllar boyunca sadece doğa koşullarına (su değirmeni, yel değirmeni) ve kas gücüne (el değirmeni, at değirmeni) bağlı çalışan geleneksel değirmenler, buhar gücünün ortaya çıkmasıyla birlikte teknolojik anlamda büyük bir dönüşüme uğradı. Sanayileşmenin getirdiği imkânlar değirmencilik faaliyetlerine başarılı bir şekilde uygulandı. Çoğalan kent nüfusunun kaliteli ve hijyenik un talebi arttıkça, değirmencilik endüstrisi kendini bu minvalde dönüştürmeye başladı. Devlet de değirmencilik sahasında buhar gücüne ve diğer teknolojik gelişmelere uzak kalmadı. İmparatorluğun liman ve büyük kentlerinde yüksek üretim kapasitesine sahip buhar değirmenleri inşa edilmeye başlandı. Ancak içinde bulunduğu tarihî koşullar, üst yapı ve alt yapının yetersiz olması nedeniyle değirmencilik sanayii Osmanlı coğrafyasında Avrupa ve Amerika'daki muadilleriyle rekabet edebilecek düzeyde gelişemedi. Ülkede kurulmaya çalışılan değirmencilik endüstrisi, imparatorluğun içinde bulunduğu az gelişmişliğin sıkıntısını hep yaşadı. Büyük sermayeyle inşa edilen modern değirmenlerin çalıştırılması için yakıt ve tahıl temin etmek çok güçtü. Değirmenlerin bulunduğu alanlar her zaman için verimli tarım havzalarına ve kömür madenlerine yakın değildi. Bu açıdan Osmanlı topraklarında ilk büyük buhar değirmenleri, ihtiyaç duyulan hammaddeyi daha ucuz olan deniz yoluyla taşımak üzere, çoğunlukla liman kentlerinde inşa edildi. Bu bağlamda, çalışmada, çoğunlukla buhar gücünün ve diğer teknolojik aksamın değirmencilik endüstrisine uyarlanması üzerine durulmuştur.
Mills, were one of the major businesses in the pre-industrial period. The traditional mills, which had been working solely on natural conditions (water mill, windmill) and muscle power (quern, horse mill) for ages, underwent a great transformation in terms of technology with the development of steam power. The facilities brought by the industrialisation were successfully applied to milling activities. As the demand for quality and hygienic flour of the increasing urban population raised, the milling industry transformed itself accordingly. The state, likewise, took the steam power and other technological developments into account in the matters of milling. Steam mills with high production capacity began to be built in the ports and larger cities of the empire. However, the milling industry could not develop in the Ottoman geography at a level to compete with its counterparts in Europe and America due to the historical conditions of the state, the poor superstructure and infrastructure. The milling industry tried to be established in the country, had always suffered from the underdevelopment of the empire. It was too hard to supply fuel and grain to run the modern mills built with large capital. The areas, in which the mills were located, were not always close to fertile agricultural basins and coal mines. For this reason, the first biggest steam mills were built mostly in the port cities in the Ottoman lands to transport the raw materials, which was necessary, by sea, which is the cheaper way. In this scope, in the study, it was mainly focused on the adaptation of the steam power and the other technological components to the milling industry.