Hz. Peygamber'in vefatından kısa bir süre sonra Müslümanlar antik medeniyetlerin öğretildiği merkezlerin yöneticisi oldu. Kısa sürede gerçekleşen bu genişleme Müslümanların farklı kültür ve medeniyetlerle etkileşimini kaçınılmaz kıldı. Bu etkileşimin neticesinde Arapça olarak hem telif-tercüme hem de çeviri faaliyetleri başladı. Bu durumun yansıması ele alınan çalışmada antik bilimlerin İslâm dünyasına intikali özelinde incelendi. Birinci bölümde İslâm dünyasında hissedilir derecede etki bırakan okullar ele alındı. Bu okulların özellikle Abbâsîler'in kuruluşuna kadar ki sürecine değinilerek Emevîler dönemindeki etkileri ortaya konuldu. Böylece bilimsel süreklilik içerisinde Abbâsîler'de gerçekleşen canlılığın kökenleri belirginlik kazandı. İkinci bölümdeyse Hulefâ-yi Râşidîn ve Emevîler dönemlerini ele alarak Müslümanların ilk fetihlerden itibaren antik bilimlerle temasları ortaya konuldu. Emevîler iki kısımda incelendi. İlk olarak saray ve çevresinin antik bilimlerle temaslarına değinildi. Genellikle bu temasların ilgi neticesinde oluştuğu ortaya konuldu. Ayrıca saray ve çevresinde tercüme edilen eserlerle birlikte ilk andan itibaren telif-tercümelerin de meydana geldiği tespit edildi. Aslında çeviri hareketlerinin telifleri tetikleyen bir unsur olmak yerine telif-tercümelerin çevirileri meydana getirdiği açıklığa kavuştu. İkinci olarak saray ve çevresi dışında da antik bilimlere dair yoğun bir telif-tercüme çalışmalarının oluştuğu görüldü. Özellikle Emevîler'in sonuna doğru hızlanan bu yoğunluk Abbâsîler'in ilk döneminde de varlığını devam ettirdi. Üçüncü ve son bölümde siyasî hadiselerin ve Emevî bürokrasisini tanıma ihtiyacının Abbâsîler'in ilk iki halifesini başkent Bağdat'ın kuruluşundan önce herhangi bir bilimsel faaliyet yapacak durumda bırakmadığı anlaşıldı. Bağdat'ın kuruluşundan sonra Mansûr dönemi çeviri faaliyetlerinden ziyade telif-tercümelerin yoğun olduğu bir zaman dilimiydi. Kendisinden sonra oğlu ve torunlarının döneminde telif-tercüme faaliyetleri sürdü. Özellikle Hârûnürreşîd dönemi halifeden bağımsız olarak Bermekîler'in bilimsel bürokratikleşmenin temellerini attığı bir zaman dilimiydi. Bermekî ailesi çeviri faaliyetlerinde aktif rol aldı ve Beytülhikme kütüphanesini inşa etti. Halife tarafından Bermekî ailesi ortadan kaldırıldıktan sonra kütüphane saraya intikal etti.
Shortly after the death of the Prophet Muhammad, Muslims started to administer centres where philosophy, medicine and mathematical sciences were taught. This expansion, which took place quickly, made it inevitable for Muslims to interact with diverse cultures and societies. This study examined the reflection of existing situation regarding the transfer of ancient sciences to the early Islamic period. In the first part of the thesis, ancient schools that significantly impacted the Islamic world were discussed. These schools' process especially was mentioned until the 'Abbāsids' establishment, and their interactions with the Umayyads were shown. Thus, the origins of scientific continuity and scientific vitality that took place in the 'Abbāsids came to light. In the second part, by dealing with the periods of al-Khulafā' al-Rāshidūn and the Umayyads, the points that reveal the relationship of Muslims with ancient sciences from the first conquests are explained. The Umayyads were analyzed in two parts. Firstly, the contact of the court and its surroundings with ancient sciences was mentioned. It was shown that these contacts usually occur because of interest. In addition, it has been determined that books about ancient sciences such as medicine, astronomy and astrology were produced since the early period, and the other languages' works in and around the court were translated. Secondly, it was seen that there was an intense production of works on ancient sciences outside the court and its surroundings. This intensity significantly accelerated at the end of the Umayyads and continued its existence in the first period of the 'Abbāsids. In the last part, because of political events and the need to be acquainted with the Umayyad bureaucracy, the first two caliphs of the 'Abbāsids did not do any scientific activity before establishing the capital Baghdād. After the foundation of Baghdād, the al-Mansūr period was when books were written intensively in astronomy and astrology rather than translation activities. It was actively written books in related fields during the periods of his son and grandchildren. Especially in the Hārūn al-Rashīd period, the Barmakids made the caliph's vizier and laid the foundations of scientific bureaucratization independent of him. In this bureaucratization, the Barmakid family actively engaged in translation activities and built the Bayt al-Hikma library. Afterwards, the library was transferred to the court after the caliph disposed of the family.