Amaç: Hemodiyaliz tedavisi alan hastalar, hastalığın ilerleyici ve tedavi yöntemlerinin kısıtlayıcı olması nedeniyle umutsuzluk yaşayabilir. Bu durum, hastaların semptom kontrolünü ve tedaviye uyumunu güçleştirebilmektedir. Araştırma hemodiyaliz tedavisi alan hastaların umut düzeylerini, semptom kontrolünü ve tedaviye uyumlarını belirlemek, umut düzeyi ile semptom kontrolü ve tedaviye uyum arasında ilişkiyi saptamak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tasarımda gerçekleştirilen araştırmanın örneklemine 73 hasta dâhil edilmiştir. Veriler, hasta tanılama formu, Hert Umut Ölçeği veKronik Hemodiyaliz Hastalarında Diyaliz Semptom İndeksi ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirmesinde yüzdelik, ortalama, Pearson korelasyon analizi, Mann-Whitney U testi ve Kruskal-Wallis testi kullanılmıştır. Bulgular: Hastaların Hert Umut Ölçeği puan ortalamasının ortalama değerin üzerinde ve semptomlara bağlı sıkıntı düzeylerinin düşük olduğu saptanmıştır. Hastaların %83,6’sının doktorun önerdiği tarihte düzenli olarak sağlık kontrollerine gittiği, %94,5’inin ilaçlarını düzenli kullandığı, %56,2’sinin hastalığının yönetimi konusunda diyetini düzenli uyguladığı, %78,1’inin sıvı kısıtlaması ya da sıvı alımına dikkat ettiği belirlenmiştir. Hert Umut Ölçeği puan ortalaması ile Kronik Hemodiyaliz Hastalarında Diyaliz Semptom İndeksi puan ortalaması arasında negatif yönde ilişki saptanmıştır. Umut düzeyi yüksek olan hastaların doktorun önerdiği tarihte düzenli olarak sağlık kontrollerine gitme, kan tahlili, kan basıncı ölçümü gibi rutin kontrolleri eksiksiz yaptırma, hastalığının yönetimi konusunda diyetini düzenli uygulama ve sıvı kısıtlaması ya da sıvı alımına dikkat etme gibi tedaviye uyum oranlarının daha iyi olduğu bulunmuştur. Sonuç: Hemodiyaliz tedavisi alan hastaların umut düzeyi arttıkça, semptomlarla ilişkili sıkıntı düzeylerinin azaldığı ve tedaviye uyumlarının yükseldiği belirlenmiştir.
Objectives: Hemodialysis patients may experience hopelessness since their disease is progressive, and requires restrictive treatment methods. This situation may make it difficult to control symptoms and medication compliance. The current study aimed to determine hope, symptom control and medication compliance in hemodialysis patients, and to investigate the associations between the level of hope, symptom control, and medication compliance. Methods: The sample of this descriptive and correlational study consisted of 73 patients. Data were collected using the patient identification form, the Herth Hope Index, and the Dialysis Symptom Index in Chronic Hemodialysis Patients. Data were analyzed using percentiles, means, Pearson correlation, Mann-Whitney U test, and Kruskal-Wallis test. Results: Mean Herth Hope Index score was above the average value, and the level of symptom-related distress was low. Among the patients, 83.6% attended routine follow-up visits on dates recommended by their doctors, 94.5% regularly used their medicine, 56.2% adhered to their diet for disease management, and 78.1% adhered to fluid restriction or monitored liquid intake. There was a negative correlation between the mean Herth Hope Index score and the mean Dialysis Symptom Index in Chronic Hemodialysis Patients score. It was found that patients who had high levels of hope had attended routine follow-up visits on the dates that were recommended by their doctors; ensured that caregivers performed routine controls such as blood analysis, blood pressure, etc.; and exhibited medication compliance (adherence to diet and liquid restriction for disease management) at better rates. Conclusion: It was determined that symptom-related distress reduced, and medication compliance increased as the level of hope increased in hemodialysis patients.