Hilâfetin İslâm dünyasında önemli bir siyasî birlik ve güç merkezi olarak tebarüz ettiği 19. yüzyılın ikinci yarısında bu kurumun Müslümanlar arasındaki nüfuzunu kırmaya yönelik Avrupa teşebbüslerinin faaliyet alanlarından birisi de 'hilâfetin Araplara intikali' projeleridir. Osmanlıların hilâfeti üstlenmelerinin şer'î dayanağının bulunmadığı tezi üzerine yoğunlaşan bu projelere Araplar genel olarak ilgi göstermemişlerdir. Bununla birlikte şahsî siyasî nedenler veya ihtiraslardan hareketle zaman zaman, özellikle de İngilizler ile bağlantılı olarak mevzi birtakım talepler gündeme gelmiş, ancak bunlar hiç bir zaman Hilâfet kurumunu tedirgin edecek boyutlarda olmamıştır. Şüphesiz bunda Sultan II. Abdülhamid dönemi Osmanlı Devletinin Arap siyasetinin ciddî bir yeri vardı. 1908'den sonraki Genç Türk uygulamaları Arapların Osmanlı Devletine bakışlarında değişikliklere sebep olmuştur. Araplar arasında gündeme gelen Osmanlı hilâfeti karşıtı faaliyetleri ve bunların çıkış nedenlerini inceleme hedefine matuf olan bu çalışma 1908 den sonraki Arap Türk ilişkilerinin hilâfet nokta-i nazarından, temeli 1870'lerde atılan İngiliz projeleri çizgisinde geliştiği tesbitinde de bulunmaktadır.
This paper analyses the activities of some Arabs against the Ottoman Caliphate during the Hamidian Era. The issue was brought forward initially by those who had British connection and who had personal or political reasons because of their resentment with the Ottoman administration. The idea put forward was that the Ottoman claim to the Caliphate had no legitimate basis and that the Arab backwardness was because of the Turkish rule. But their arguments did not find reception among the Arab population at large who continued to recognise Abdulhamid II as their rightful Caliph and suzerain. Abdulhamid II's special policies towards his Arab subjects evidently contributed to this end. After the 1908 Revolution, however, relations between the Arabs and the Ottoman administration begun to rapture because of the policies of the Young Turks and Arabs' doubts about the future of the State. This paper concludes that from then on Arab-Turkish relations developed in line with the British projects drawn many years before.